Dünya Bankası Kredileri ve Kamu Özel İş Birliği Modelleri
Dünya Bankası Grubu (World Bank Group (WBG)), beş uluslararası organizasyon tarafından oluşturulan ve gelir düzeyi göreceli olarak düşük ülkeleri ucuz finansman yoluyla desteklemeyi amaçlayan bir kurumdur.
Söz konusu beş kurum şu şekilde sıralanabilir:
- Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (International Bank for Reconstruction and Development) (IBRD)
- Uluslararası Kalkınma Birliği (International Development Association) (IDA)
- Uluslararası Finans Kurumu (International Finance Corporation) (IFC)
- Çok Taraflı Yatırım Garantisi Ajansı (Multilateral Investment Guarantee Agency) (MIGA)
- Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (International Centre for Settlement of Investment Disputes) (ICSID).
Bu kurumlardan IBRD, IDA ve IFC düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınması amacıyla finansman sağlamaktadır.
1944 yılında kurulan IBRD genellikle gelişmekte olan ülkeler için devlet garantisi altında finansman sağlamaktadır. Sağlanan finansman çoğunlukla 3-5 yılı geri ödemesiz 15-20 yıllık dönemler için kullandırılmaktadır.
1960 yılında kurulan IDA gelir seviyesi en düşük ülkeler için finansman sağlamaktadır. Söz konusu finansman genellikle faizsiz, 10 yıl geri ödemesiz ve toplamda 35-40 yıllık dönemler için kullandırılmaktadır.
Son olarak 1956 yılında kurulan IFC ise özel sektöre kredi vermek amacıyla kurulmuştur.
Ülkemiz ekonominin çeşitli sektörlerinde gelişmeyi sağlamak ve/veya finansman ihtiyacını karşılamak üzere Dünya Bankası kredilerine başvurabilmektedir[1]. Edinilen kredilerin yap-işlet-devret, yap-işlet ve işletme hakkı devri ve benzeri finansman modelleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi öngörülen projelerde kullandırılması mümkün gözükmektedir. Söz konusu projeler bakımından aynı zamanda Hazine Garantisi de verilebilmektedir.
Yap işlet devret modeliyle baraj, havaalanı, metro, otoyol ve liman gibi birçok farklı unsuru bünyesinde barındıran kompleks altyapı projelerinin devletlere finansman yükü getirmeden inşası amaçlanmaktadır[2]. Söz konusu projeler kapsamında projenin finansman yükünü üstlenerek projeyi hayata geçiren şirketlere kamu otoritesi tarafından belli bir süreyle işletme hakkı verilmektedir. Belirlenen işletme süresi bittiğinde ise gerçekleştirilen altyapı tesisi tesisin yapıldığı ülkeye bedelsiz olarak bırakılmaktadır.
Kamu Özel Ortaklığı olarak adlandırılan benzeri diğer bir modelle de Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarınca yapılmasına ihtiyaç duyulan hastane gibi tesislerin yenilenmesi amaçlanmaktadır[3]. İleri teknoloji veya yüksek mali kaynak gerektiren bu gibi projelerde kamu otoritesi hazinen özel mülkiyetindeki taşınmazları proje yüklenicisine kullandırabilmektedir. Proje yüklenicisi proje kapsamında sabit dönemi hariç otuz yıla kadar söz konusu taşınmaz üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikte üst hakkı elde etmektedir. Yüklenicinin projenin tamamında kamu tarafından belirlenecek temel standartları gözetmesi gerekmektedir.
Bu modelde İdare yükleniciye sözleşme çerçevesinde yaptığı tesislerin kullanımı ile tesisteki belli hizmetlerin sunulması karşılığında bir bedel ödemektedir.
Bedel ve sözleşme süresinin tespitinde; yatırımın maliyeti ve projenin mahiyeti, ekipman ve tıbbi donanımın yüklenici tarafından sağlanıp sağlanmayacağı, yüklenicinin kârı, yatırım konusu taşınmaz ve tesisteki hizmetlerin ve ticari hizmet alanlarının işletilmesinin yükleniciye verilip verilmeyeceği hususları dikkate alınmaktadır.
Yüklenicinin bu kapsamda gerçekleştireceği yapım işleri için tahsis edeceği öz kaynak oranının, yatırım dönemi süresince sözleşmede belirtilen dönemsel yatırım tutarının en az yüzde yirmisi kadar olması gerekmektedir.
Sonuç
Dünya Bankası kredileri sayesinde gelir düzeyi nispeten düşük ülkeler ucuz finansman yoluyla bazı altyapı projelerini hayata geçirebilmektedirler. Bu kapsamda edinilen krediler ülkemiz tarafından kamu özel iş birliği modeli kapsamında değerlendirilebilmektedir. Böylece ülkemiz bakımından bu tarz büyük ölçekli projelerin finansman yükünün hafifletilmesi ve projelerin işletim süresi bittiğinde tesisin bedelsiz olarak edinimi amaçlanmaktadır. Yüklenici de üstlendiği finansman yükü ve operasyonel maliyet karşılığından projenin kullanımına bağlı olarak elde edilecek gelire veya kullanımından kaynaklı kira gelirine sahip olmaktadır.
[1] Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi hakkında düzenlemeler için bkz. 4749 numaralı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, RG: 14/2/2011, S. 27846.
[2] Yap işlet devret modelinin kullanılabileceği diğer alanlar için bkz. 3996 numaralı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun madde 2. RG: T. 13/6/1994, S. 21959.
[3] Modelin amacı ve kapsamı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. 6428 numaralı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 1. RG: T. 21/2/2013, S. 28582.