Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk
TİCARİ UYUŞMAZLIKLARDA DAVA ŞARTI ARABULUCULUK
Arabuluculuk; dava yoluna gitmeden, kişilerin başvurabileceği alternatif bir çözüm yoludur. Ülkemizde de iş uyuşmazlıklarında uygulanmakta olan arabuluculuk oldukça başarılı sonuçlar ortaya çıkartmıştır ve çıkartmaya da devam etmektedir. Bunun yanı sıra; 01.01.2019 tarihi itibariyle ticari uyuşmazlıklar bakımından da; dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiştir. Bu düzenlemeye ilişkin kanun maddesi Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesine eklenmiştir;
‘’MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
Bu düzenlemeye göre; arabulucuya başvurmadan dava açılması durumunda dava usulden reddedilecektir. Arabuluculuk süreci kural olarak altı hafta olup bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. Ancak bilinmelidir ki halihazırda görülmekte olan ticari davalar dava şartı arabuluculuk kapsamında değildir.
2. Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuğun Kapsamı Ne Olacaktır?
Örnek vermek gerekirse, bütün ticari işletmeler ve şirketlerden, çek, bono gibi kıymetli evraktan, taşıma işlerinden, gemi ticaretinden, sigortacılıktan, bankacılıktan, ödünç işlerinden, rekabetten, fikri mülkiyetten kaynaklanan uyuşmazlıklar zorunluluk kapsamında olacaktır.
Uyuşmazlığın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin ticari dava olmalıdır. Ayrıca, uyuşmazlık konusu için özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğu olmamalı veya tahkim sözleşmesinin bulunmadığı bir durum olmalıdır.
Ticari davalarda arabuluculuğun dava şartı olmasına ilişkin düzenleme, sadece ticari davalara yöneliktir. Bu sebeple, mutlak ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri dava şartı arabuluculuk kapsamına girmeyecektir. Doğrudan doğruya iflas hali, konkordato mühleti verilmesi, icra takibi, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir talepleri dava şartı arabuluculuk kapsamında sayılmayacaktır. Ancak ticari dava niteliğinde bir dava açılacaksa, ihtiyati tedbirden sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 397 uyarınca 2 hafta içinde, ihtiyati hacizden sonra İcra İflas Kanunu m. 264/1 uyarınca 7 gün içinde arabuluculuğa başvurulmalıdır. Her iki halde de süresinde arabuluculuğa başvurulduğunda dava açma süreleri işlemez.
Ticari davanın kapsamıysa oldukça geniştir. Bu nedenle hak kaybına uğramamak adına uyuşmazlık konusunun ticari bir dava olup olmadığı iyi tespit edilmelidir. Ticari dava kendi içinde mutlak ticari dava ve nispi ticari dava olarak ayrılmaktadır. Mutlak ticari davada, tarafların sıfatına ve işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaz. Bu davalarda önemli olan kanun tarafından ticari dava addedilmektir. Örnek vermek gerekirse, Türk Ticaret Kanunu kapsamında sayılan tüm davalar mutlak ticari davadır. Bunun için başka bir özelliğin aranmasına gerek yoktur. Kanun bu şekilde kabul ettiği için, uygulama da bu şekilde olacaktır.
İki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıysa nispi ticari dava sayılır. Davanın her iki tarafının da tacir olması gerekir. Örnek vermek gerekirse; bir tarafın tüketici olduğu davalar nispi ticari dava sayılmayacağı için dava şartı arabuluculuk kapsamında sayılmayacaktır.
Davanın sadece bir ticari işletmeyle ilgili olması yeterli olup, havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar da ticari davalardır. Bu durumlarda, davanın ticari niteliğinin kabul edilmesi için, davanın sadece bir ticari işletmeyle ilgili olması yeterli olup, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması aranmaz.
• İtirazın İptali Davası ve İtirazın Kaldırılması
İlamsız icra takibine itiraz eden takip borçlusu takibi durdurur bu durumda takip alacaklısının başvuracağı ve böylece takibin devam etmesini sağlayacağı 2 yol vardır;
Bunlardan birincisi itirazın kaldırılmasını talep etmektir. İtirazın kaldırılması talepleri dava olmayıp, takip hukuku bakımından alacaklıya bahşedilen hukuki bir yoldur. TTK madde 5/A ticari davaların dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunu düzenlemiştir. Bu nedenle de itirazın kaldırılması dava şartı arabuluculuk kapsamında sayılmayacaktır.
İkincisiyse; itirazın iptali davası açmaktır. Genel mahkemelerde açılacak itirazın iptali davası sonunda verilecek hükmün niteliği kesin hükümdür. Bu nedenle, itirazın iptali niteliği gereği dava olduğundan, ticari dava niteliğinde bulunması halinde dava şartı arabuluculuk kapsamında sayılacaktır.
• Menfi Tespit Davası
İcra takibiyle hakkını arama yolunu seçen taraf, takibe itiraz edilmesi durumunda açacağı itirazın iptali davasında davanın niteliği ticari davaysa arabulucuya başvurması zorunlu olacaktır. Buna göre borçlu tarafın icra takibine konu borç ile ilgili menfi tespit davası açabilmesi için yine öncelikle arabulucuya başvurması gereklidir. Çünkü davanın açılma sebebinin kaynağının ne olduğuna yöneliktir. Bu durumda dava ticari davadan kaynaklanan bir miktar alacağa yönelik olduğu için arabulucuya başvurmak zorunlu olacaktır. Keza 11. Asliye Ticaret Mahkemesinden çıkan karar sonucunda da menfi tespit davalarının dava şartı arabuluculuk kapsamında sayılacağı söylenmiştir.
• Sigorta Davaları
Sigorta davalarında ise, trafik sigortası hariç olmak üzere diğer sorumluluk sigortalarında zarar görenlerin dava açmadan önce dava şartı olarak arabuluculuk sürecini de tüketmeleri gerekecektir. Zorunlu trafik sigortasında ise trafik kanunu aynen uygulanmaya devam edecektir. Buna göre, önce sigortacıya başvuru süreci tamamlanıp, anlaşma olmaz ise arabulucuya başvurma yine dava şartı olarak varlığını koruyacaktır.
• Tüketici Davaları
Bir tarafın ‘’ticari veya mesleki olmayan amaçlarla yapmış olduğu sözleşmeler tüketici işlemi/sözleşmesi ‘’ sayılır. Tüketici işlemlerinden kaynaklanan davalar tüketici mahkemesinde görülür. Bir tarafın tüketici olduğu davalar nispi ticari davalar olmadığı için dava şartı arabuluculuk kapsamında değildir.
6502 sayılı TKHK Madde 68/1 gereği; 8.480 TL’nin altında bulunan tüketici uyuşmazlıklarında tüketici hakem heyetine başvurulması zorunludur. Bu bedelin altındaki uyuşmazlıklarda HUAK madde 18/A gereği hakeme başvurulması zorunlu olan hallerde arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanamayacağından dava şartı arabuluculuk söz konusu olmaz.
Bu bedelin üstündeki tüketici uyuşmazlıkları; TTK madde 4 ve özel kanunlara göre ticari dava sayılıyorsa amaçsal yorum yapılarak dava şartı arabuluculuk kapsamında sayılmalıdır. Örnek olarak; sigorta rücu davaları verilebilir.
3 – SONUÇ
Başlangıçta da belirttiğimiz üzere arabuluculuk, dava yoluna gitmeden kişilerin tercih edebileceği alternatif bir çözüm yoludur. Bunun sonucunda, kişiler daha az maliyetle ve daha kısa sürede arabuluculuktan sonuç alabilirler. Dava şartı arabuluculuk olarak düzenlenmiş olan ticari davalarda arabuluculuktaysa, kişiler yukarıda açıkladığımız durumlarda direkt arabulucuğa başvurmak durumundadırlar. Ticari davalara ilişkin uyuşmazlıklarda, taraflar genel itibariyle ticari işletmeleri olan tacirler olacaktır. Ticari hayatta süreklilik önem arz ettiği için hızlı sonuçlar alınması gereklidir. Arabuluculuk daha hızlı sonuçlar alınabilen bir yol olduğu için daha kısa sürede taraflar kârlı sonuçlara ulaşacaktır ve bu durum tacirlerin hayatlarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca, arabuluculuk dava yoluna kıyasla barışçıl bir çözüm yoludur. Ticari uyuşmazlıkların arabuluculuk yolu ile çözümlenmesi sonucunda, taraflar ilişkileri zedelenmeden işlerini devam ettirebilme seçeneğine sahip olacaktır. Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurmak zorunludur ancak arabuluculuk süreci tamamen iradidir. Dolayısıyla, taraflar süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Arabuluculuğun en önemli özelliklerinden biriyse, gizliliktir. Ticari hayatın içinde korunması gereken ticari sırlar da gizlilik prensibi gereğince korunmuş olacaktır. Ticari uyuşmazlıklara ilişkin getirilen bu düzenleme sonucunda ticari hayata ilişkin verimli sonuçlar alınabileceğine inanmaktayız.