Temmuz | Sürdürülebilirlik Bülteni
- Düşük Karbonlu Yatırımları Artırmak Amacıyla Türkiye Çimento Sektörüne Verilen İlk EBRD Kredisi
2009’dan bu yana çoğunluğu özel sektör olmak üzere 442 proje ve ticaret finansmanı limitleri aracılığıyla 19,8 milyar Euro üzerinde yatırım gerçekleştiren Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye’nin çimento sektörüne düşük karbonlu yatırımları teşvik edecek ilk krediyi sağladı.
EBRD Çimsa’nın karbonsuzlaştırma yatırım programını finanse etmek için şirkete 25 milyon Euro kredi sağladı. Krediden sağlanan gelirin, Çimsa’nın Eskişehir tesisinde güneş enerji santrali, atık ısı geri kazanım tesisi ve kaynak verimliliği prosesi kurulumu ile teknoloji iyileştirme finansmanında kullanılacağı belirtildi.
EBRD Türkiye Başkan Yardımcısı Erdem Yaşar, çimentonun karbon açısından en yoğun endüstrilerden biri olduğu için projenin sektörde örnek teşkil edeceğinden emin olduklarını belirtti. Yeşil dönüşüm ve küresel büyümeyi uzun vadeli olarak stratejisinde birleştiren Çimsa’nın karbon azaltımına yönelik taahhütleri Bilim Tabanlı Hedefler Girişimince doğrulandı.
- Yapı Kredi Sürdürülebilir Sendikasyon Kredisi
Yapı Kredi, 25 ülkeden 46 bankanın katılımıyla 936 milyon dolarlık bir sürdürülebilir sendikasyon kredisi sağladı. Bu işlem, Yapı Kredi’nin Sürdürülebilir Finans Çerçevesi kapsamında sağladığı ilk sendikasyon kredisi olarak kaydedildi.
Geleneksel finans ürünlerinden farklı olarak sürdürülebilir finansman araçları ve yeşil krediler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda ekolojik kazanımların sağlanmasıyla finans sektörünün itibarını arttırıyor. Bunlara ek olarak Şeffaf yönetim anlayışı, yatırımcılar nezdinde güvenilir bir marka olmakla beraber meydana gelebilecek yasal düzenlemeler karşısında hazırlıklı olmayı sağlıyor. Sürdürülebilir finans borçlarını düzenli ödenebilmesi, ülkelerin ekonomik krizlere karşı hazırlıklı olabilmesi ve kalkınma planlarının devamlılığı bakımından da oldukça büyük önem taşıyor.
Yapı Kredi CEO’su Gökhan Erün, bankanın sürdürülebilir finans alanındaki kararlılığını vurgularken, 2024 yılının başında gerçekleştirdikleri 650 milyon dolarlık sermaye benzeri tahvil ihracına yurtdışı yatırımcılardan 2,4 milyar doların üzerinde talep geldiğini belirtti. Nisan ayında gerçekleştirdikleri 500 milyon dolarlık ilave ana sermaye borçlanma aracı ihracının ise iki katından fazla talep aldığını söyledi. Ayrıca, son olarak sağlanan 936 milyon dolarlık sürdürülebilir sendikasyon kredisi ile son bir yılda yurt dışından yaklaşık 7 milyar dolar seviyesinde kaynak sağlandığını ifade etti ve sürdürülebilirlik alanındaki kararlı duruşlarıyla Türkiye ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceklerini belirtti. Kredi, 442,5 milyon dolar ve 454,5 milyon euro olarak iki ayrı döviz cinsinden sağlandı. Kredinin vadesi 367 gün olup, maliyetleri sırasıyla SOFR + %2,50 ve Euribor + %2,25 olarak belirlendi. Sendikasyon kredisinin ortak koordinatörlüğünü Abu Dhabi Commercial Bank ve Emirates NBD; sürdürülebilirlik koordinatörlüğünü ise First Abu Dhabi Bank, ING, Standard Chartered Bank ve Sumitomo Mitsui Banking Corporation üstlendi.
- Ülker Bisküvi Sürdürülebilir Tahvil İhracı
Ülker Bisküvi, yurt dışına 7 yıl vadeli 550 milyon dolar değerinde tahvil ihraç etti. Ülker Bisküvi’nin ve Türkiye’de 2024 yılının ilk sürdürülebilirlik bağlantılı tahvil ihracını olan bu durum sürdürülebilir şirket kültürü için önem arz etmektedir.
Şirketin açıklamasına göre tahvil ihracına J.P.Morgan Securities PLC, Merrill Lynch International, Emirates NBD Bank PJSC, HSBC Bank PLC ve Rabo Securities’in yetkilendirildiği 20 ülkeden 100’den fazla uluslararası yatırımcı katılım göstermiştir. Şirket, elde edilen finansman kaynağını mevcut Eurobond finansmanının refinanse edilmesinde kullanmayı planladığını belirtmiştir. Tahvil işleminin kapanışının ilgili nihai sözleşmelerin imzalanması ve Sermaye Piyasası Kurulu’na yapılan ihraç belgesi başvurusunun Temmuz ayı içerisinde sonuçlanması beklenmektedir.
- Muğla Akyaka Kadın Azmağı’nda “Çevre Dostu” Tekneler
2016 yılında gerçekleştirilen proje ile Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka Kadın Azmağı’nda faaliyet gösteren gezi teknelerinin; elektrikli, çevre dostu teknelere dönüştürülmüştür. Konu hakkında açıklama yapan Eski Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki teknelerin şarj edilerek ya da güneş enerjisiyle çalışır hale getirildiğini ve bu sayede suyun ve havanın daha temiz bir hale geldiğini belirtmiştir. 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefleri doğrultusunda çalışmalara katkı sağladıklarını belirten Bakan, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin biyolojik çeşitliliğini ve çevre değerlerini korumak amacıyla hayata geçirdikleri projenin önemine değinmiş ve elektrikli teknelerle bölgedeki çevre ve gürültü kirliliğini en aza indirdiklerini eklemiştir.
- Watsons Türkiye İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayımladı.
Watsons Türkiye, “Watsons İyilik Hareketi” adı altında gerçekleştirdiği tüm çalışmalarını kapsayan ilk sürdürülebilirlik raporunu yayımladı. Söz konusu rapor, şirketin karbon ayak izini azaltma, sürdürülebilir ürün kategorisini arttırma amaçlı gerçekleştirilen çalışmaları kapsamaktadır. Üç ana başlığı; ‘Çevresel Sürdürülebilirlik’ ‘Toplumsal Sürdürülebilirlik’ ve ‘Ekonomik Sürdürülebilirlik’ olacak şekilde hazırlanan raporda, şirketin sürdürülebilirlik alanında gerçekleştirdiği projelere yer verildi.
Watsons Türkiye Genel Müdürü Mete Yurddaş, sorumlu kurumsal uygulamaları ve sürdürülebilir geleceğe yönelik çalışmalar yapmayı şirket olarak kendilerine misyon edindiklerini belirtti. Söz konusu raporda sürekli iyileştirme taahhüdünü vurgulayarak çalışmalarını şeffaf ve dürüst bir şekilde sunmayı amaçladıklarını da ekledi.
Şirket, 2025 yılına kadar plastik ambalajlarında en az yüzde 20 geri dönüştürülmüş plastik içerik kullanmayı hedeflemekte, aynı zamanda 2030 yılına kadar 2018 yılındaki kriterlerine kıyasla yüzde 50,4 oranında sera gazı emisyonlarının azaltılmasını taahhüt etmektedir.
- Microsoft ve Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları için Karbon Kredilerinin Satın Alınması
Sürdürülebilir tarım ve biyolojik çözümler sağlayan Boston merkezli şirket Indigo Ag ve Microsoft, Indigo’nun ABD’li çiftçilerin rejeneratif tarım uygulamalarını teşvik ederek elde ettiği 40 bin ton karbon kredisini Microsoft’a sağlamasıyla yeni bir karbon giderme satın alma anlaşmasını duyurdu. Bu kapsamdaki rejeneratif tarım uygulamaları; toprak verimliliğini ve sağlığını arttırma, karbon emisyonlarını azaltma, ekosistemleri iyileştirme ve çiftçilerin geçim kaynaklarını iyileştirme gibi teknikleri barındırmaktadır.
2013 yılında çiftçilerin çevresel anlamda sürdürülebilirlik iyileştirmelerini desteklemek amacıyla kurulan doğa temelli dijital teknolojiler sağlayan İndigo Ag, 2019 yılında karbon programını başlattı. Indigo’nun geliştirdiği bu sistem sayesinde 340.000 tondan fazla emisyonun kaldırıldığı ve 19 milyar galondan fazla su tasarrufu sağlanıldığı raporlandı. Microsoft’un kurumsal iklim eyleminin liderlerinden olduğu ve karbon gideriminde oldukça etkili bir rolü olduğunu belirten Indigo Ag CEO’su Dean Banks bu anlaşmanın önemini vurguladı.
Duyuru, Microsoft’un büyüyen karbon giderme satın alma portföyüne katkıda bulunuyor ve teknoloji devinin 2030 yılına kadar karbon negatif olma girişiminin bir parçasını oluşturuyor. Bu girişim, doğrudan hava yakalama (DAC), okyanus bazlı karbon giderme ve biyokömür bazlı projeler ve çeşitli büyük ölçekli doğa bazlı karbon giderme anlaşmalarını içeriyor.
- Avrupa Birliği Karbon Giderme Sertifikasyon Sistemi
Paris Anlaşması kapsamında küresel ısınma ile mücadele için iklim yasası düzenleyen ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefleyen AB, bu konuda önemli adımlar atmaya devam ediyor.
Avrupa Komisyonu, AB’de etkili ve yüksek kaliteli karbon giderme faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasını teşvik etmek ve hızlandırmak amacıyla Kasım 2022’de AB çapında bir karbon giderme sertifikasyon planı oluşturulmasını önerdi. Bu plan, Parlamento tarafından 10 Nisan 2024’te onaylandı.
Atmosferden karbondioksiti gideren ve kalıcı bir şekilde depolama faaliyeti olan karbon giderimleri stabil bir formda karbonun havada, bitki örtüsünde ve ürünlerde tutulmasından oluşuyor. Karbon giderme faaliyetlerine örnek olarak, karbonun doğrudan havadan yakalanıp kalıcı olarak depolanması, toprakta ve bitki örtüsünde karbon tutulmasını artıran karbon çiftçiliği (örneğin orman restorasyonu) ve ahşap bazlı uzun ömürlü ürünlerde karbonun depolanması gösterilebilir.
Sertifikasyon da bu karbon giderme faaliyetlerinin doğru şekilde ölçülmesini ve karbonun mümkün olduğunca uzun süre depolanmasını sağlıyor. Bu uyumlaştırılmış sertifikasyonun karbon giderme faaliyetleri için hem kamu hem özel kaynaklardan finansman sağlanmasına yarımcı olması bekleniyor. Ancak planda da yer aldığı üzere; sertifika alabilmek için bu kalıcı karbon uzaklaştırma işlemlerinin karbonu birkaç yüzyıl depolayabilmesi gerekiyor. Ürünlerin ise en az 35 yıl karbonun atmosferden uzaklaştırılmasına olanak sağlaması ve karbon tarımı faaliyetlerinin en az beş yıl süreyle sürdürülmesi gerekiyor.
AB’nin söz konusu karbon giderme sertifikasyonun iki aşamada hayata geçirilmesi planlanmakta olup bunlar Avrupa Komisyonu tarafından önerilen düzenleme çerçevesinde yüksek kalite kriterlerini benimsemesi ve karbon giderimlerinin ölçülmesi, izlenmesi, raporlanması, doğrulanması için gerekli olan sertifikasyon kurallarını onaylamasıdır. Hal böyle iken, AB’nin karbon giderme ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda somut ve kararlı adımlar attığı görülmektedir.
- Avrupa Birliği Ekotasarım Yönetmeliği (ESPR)
Sürdürülebilir Ürünler İçin Ekotasarım Yönetmeliği ESPR (Ecodesign for Sustainable Products Regulation) Çevresel sürdürülebilirlik ve döngüsellik alanında Avrupa Birliği’nin (AB) attığı büyük bir adım olarak görülüyor. Yönetmelik 28/06/2024 tarihli AB Resmî Gazetesinde yayımlandı.
ESPR, ürünlerin sürdürülebilir üretimi ve tüketimiyle ilgili kuralları belirlemekle birlikte kapsamlı bir yasal düzenleme bulunmadığı için ve çevresel etkilerin %80’inin tasarım evresinde belirlenebilmesinden yola çıkılarak oluşturulmuştur. ESPR genel çerçevesi itibariyle çevresel sürdürülebilirlik unsurlarının bir ürünün özelliklerine ve değer zinciri boyunca tüm süreçlere entegre edilmesini amaçlıyor.
ESPR, uygunluk değerlendirme prosedürlerine ilişkin gereksinimleri, enerji tüketiminin veya diğer parametrelerle ilgili performansın ölçülmesine ilişkin gereksinimleri ve ürün performansını hesaplamak için çevrimiçi araçların kullanımına ilişkin gereklilikleri içeren bir çerçeve mevzuat olarak ön plana çıkıyor. Yönetmelik gereğince iç pazardaki tüm ürünlerin minimum eko tasarım gerekliliklerine uyması gerekiyor. ESPR ürünün sürdürülebilirliği hakkında, dayanıklılık ve onarılabilirlik unsurlarını içerecek şekilde bilgi verecek bir sistem olan dijital ürün pasaportunun uygulamaya geçmesi yer alıyor. Bu sayede, işletmelerin ve tüketicilerin ürün satın alma aşamasında daha bilinçli seçimler yapması kolaylaşırken, ürünlerin çevre üzerindeki etkileri konusunda şeffaflığın artması öngörülüyor.
Ayrıca, Yönetmelik satılmayan tüketim mallarının imhasını önlemek amacıyla çeşitli önlemler içeriyor. Yönetmelikte İlk olarak, büyük işletmeler, satılmayan ürünleri ıskartaya çıkarmak yerine yeniden imalat, yeniden kullanım, geri dönüşüm gibi süreçler için gönderilen ıskarta ürünlerin hacmi hakkında bilgi vermesi yer alıyor. Yönetmelik, belirli ürün kategorilerine bağlı olarak satılmayan ürünlerin imhasını tamamen yasaklama imkânı da sunuyor.
Son olarak, ESPR Üye devletlerin, daha sürdürülebilir ürünlerin yeterince karşılanabilir olmadığı durumlarda, örneğin yeşil vergilendirme getirilerek tüketicilerin sürdürülebilir seçimler yapmaları için teşvikler sağlamasına imkân tanıyor.
- Avrupa Merkez Bankasının Kurumsal Tahvil Portföyü
25 Haziran 2024’te, Avrupa Merkez Bankası (ECB) portföylerinin karbon ayak izi ve iklim risklerine maruziyeti hakkında bilgi sağlayan birtakım finansal açıklamanın yayınlandığını duyurdu ve 367 avroluk kurumsal tahvil portföyünün karbon yoğunluğunun 2021’den 2023’e kadar %35 azaldığını belirtti.
ECB tarafından 2021’de iklim eylem planının başlatılmasının ardından ikinci iklimle ilgili açıklamaları oluşturan rapor; şeffaflığı arttırma taahhüdüne ek olarak iklim değişikliği konularını para politikasına daha fazla dahil etme, risk değerlendirme araçlarını geliştirme ve iklim risklerinin dış değerlendirmesini iyileştirme girişimlerini içermektedir.
ECB ek olarak emisyonlardaki düşüşün çoğunun menkul kıymet ihraççılarının daha karbon verimli hale gelmesinden kaynaklandığını, 2022 ve 2023’teki düşüşün yaklaşık beşte birinin ise yeniden yatırımları daha iyi iklim performansına sahip ihraççılara yönlendirilmesi çabalarından kaynaklandığını belirtti. Raporda, ECB Başkanı Christine Lagarde, “Paris Anlaşmasının hedeflerini destekleyen bir yolda kurumsal portföylerinin karbon ayak izini azaltmaya devam edeceğini ancak bunun için özellikle kamu sektörü varlıkları için ihraççıların ilişkili olan emisyonlarını düşürme taahhütlerini yerine getirmelerine güvendiğini” belirtti.
- Oklahoma Mahkemesi Tarafından Anti-ESG Yasası Kararı
Devlet kurumlarının geleneksel enerji şirketlerini boykot eden finans kuruluşlarıyla iş yapmasını engelleyen Enerji Ayrımcılığını Ortadan Kaldırma Yasası (Energy Dis crimination Elimination Act- EDEA) Oklahoma eyaletinde 2022 yılında kabul edilmişti. Yasa, eyalet mali işler sorumlusu tarafından bu finans kuruluşlarının belirlenmesi ve ardından kuruluşların listesinin eyalet kurumlarına dağıtılmasını gerektirmektedir. Eyalet kurumlarının ise, belirli durumlar hariç olmak üzere, bu listedeki kuruluşlarla iş yapması yasaklanmakta ve bu kuruluşlarda halka açık olarak işlem gören tüm menkul kıymetlerden kurtulmaları gerekmektedir.
2024 Mayıs ayında Oklahoma’da gerçekleşen bir davada ise mahkeme, EDEA’nın uygulanmasını geçici süreliğine yasakladı. Vergi mükellefi ve eyalet emeklilik planının yararlanıcısı tarafından açılan bu davada, EDEA’nın anayasaya aykırı düzenlemeler içerdiği ve uygulanması durumuna karşılık geçici ihtiyati tedbir gerektiği belirtildi. Oklahoma Bölge Mahkemesi Yargıcı Sheila Stinso’nun yasanın anayasayı ihlal ettiği ve belirsiz şekilde yazıldığı iddialarının yerinde olabileceğine dair kanaat getirmesinin ardından, yasanın uygulanmasını engelleyen ihtiyati tedbir kararı çıkartıldı. Mahkeme, eyalet mali işler sorumlusu, çalışanları ve temsilcileri tarafından EDEA hükümlerinin uygulanmasını geçici olarak yasaklamakla birlikte davanın ilerleyen aşamalarında EDEA uygulamasının kalıcı olarak yasaklanıp yasaklanmayacağı konusunda karar verecektir.
- Kanada Yeni Kurumsal Yeşil Aklama Raporlarını Yasalaştırdı.
Kanada Hükümeti, şirketlerin ürünleri veya faaliyetlerinin çevresel etkileri konusunda yanlış veya yanıltıcı beyanlarda bulunmalarını (yeşil aklama) engellemeyi amaçlayan kuralları yasalaştırdı. Yeni kurallar, Kasım 2023’te yayınlanan Sonbahar Ekonomik Beyannamesinde (Fall Economic Statement) önerilen değişikliklere dayanarak Kanada Rekabet Yasası’nın bir parçası oldu. Kanunun Aldatıcı Pazar Uygulamaları bölümü uyarınca “bir ürünün çevreyi koruma veya onarma ya da iklim değişikliğinin çevresel, sosyal etkilerini hafifletme konusundaki faydaları bakımından yeterli ve uygun bir teste dayanmayan beyanların kamuoyuna yöneltilmesi” yasaklandı.
Kanun bu düzenlemeleri ihlal eden şirketlere 10 milyon dolara kadar, sonraki siparişler için 15 milyon dolara ya da aldatıcı davranıştan elde edilen menfaatin 3 katına ya da şirketin yıllık gelirinin %3’ ü kadar para cezası öngören yaptırımları içeriyor.
Birçok hukuk bürosu bu yeni düzenlemenin şirketler için önemli riskler doğurabileceğini dile getirdi. Firmalar, “bu artan riskin, sadece şirketlerin çevresel girişimleri ve taahhütleri hakkında iletişim kurma yeteneklerini değil, aynı zamanda potansiyel girişimleri ve taahhütleri de zayıflat açabileceğini” belirtti.