İş Arama İzni
HUKUKİ BİLGİ NOTU
4857 sayılı İş Kanunu’nun 27. madde hükmü uyarınca ihbar öneli tanınmak sureti ile gerçekleştirilen fesihlerde işverenin işçiye mesai saatleri içerisinde ve ücret kesintisi yapmadan iş arama izni vermesi gerekmektedir.
İşverenin işçiye vermekle yükümlü olduğu iş arama izni ve bu iznin kullandırılmaması halinde işveren aleyhine ortaya çıkabilecek risklere ilişkin 4857 sayılı İş Kanunu ile Yargıtay Kararları uyarınca hazırlanan bilgi notumuzu dikkat ve değerlendirmenize sunarız.
İş arama izni, ihbar öneli tanınmak suretiyle gerçekleştirilen fesihlerde söz konusudur.
İş arama izni, bildirim süresi tanınarak yapılan fesihlerde söz konusu olur. İşverence 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesine dayanılarak yapılan fesihlerde böyle bir yükümlülük olmadığı gibi ihbar tazminatının ödendiği hallerde iş arama izni verilmesi gerekmez.
İşçinin bildirim süresi tanımak sureti ile fesih yoluna gitmesi halinde de işverence iş arama izni verilmesi gerekir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda sadece bildirim süresinden söz edilmiş, bu süreyi işçinin veya işverenin tanımış olması arasında ayrım yapılmamıştır.
Bildirim önelleri içinde işçiye verilmesi gereken iş arama izni kamu düzenini ilgilendirmektedir. İşverenin bu yükümlülüğünü azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran sözleşme hükümleri geçersizdir.
Bildirim süresi tanınarak yapılan fesihlerde işverenin işçiye iş arama izni verme yükümlülüğü 4857 sayılı İş Kanunu’nun 27. maddesinde düzenlenmiş olup, iş arama izni süresinin günde 2 saatten az olamayacağı hükme bağlanmıştır. 2 saat asgari süre olup, işverence daha fazla verilmesi mümkün olduğu gibi iş sözleşmesinde de daha fazla iş arama süresi kararlaştırılabilecektir. Ancak işverenin bu yükümlülüğünü azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran sözleşme hükümleri geçerli olmayacaktır.
Kısmi süreli iş ilişkisinde iş arama izninin günde 2 saat yerine tam süreli işçiye göre oran kurulmak sureti ile daha az kullandırılabilir.
İş arama izni kısmi süreli iş sözleşmesiyle, çağrı usulü ile ya da mevsimlik olarak çalışan işçiler yönünden de geçerlidir ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 27. maddesinde iş arama izninin günde 2 saatten az olamayacağı hükmü tam süreli çalışanlar içindir. İşçinin günde 4 saat ve haftada 6 gün üzerinden toplam 24 saat çalışması halinde çalışmaları kısmi süreli çalışma olarak değerlendirilmektedir.[1] Bu durumda işveren, günde 4 saat çalışan işçiye iş arama izni olarak 2 saat vermekle yükümlü değildir.
İş arama izninin kullanılma zamanını işveren belirler.
İş arama izninin kullanılma zamanını işveren belirler. İşçinin kendiliğinden bu izni kullandığını belirterek ayrılması mümkün değildir. Zira ihbar öneli içerisinde işçi her ne kadar iş arama iznine hak kazansa da iş görme borcu da eksiksiz devam etmektedir.
İş arama izni ancak işçinin isteği halinde toplu olarak kullandırılabilir.
İşçi iş arama izinlerini toplu olarak kullanmak istemesi halinde bu konudaki talebini işverene önceden bildirmesi ve iş arama izni toplamını işten ayrılacağı günden önceki günlere karşılık gelecek şekilde ayarlaması şarttır. İşçinin usulüne uygun olarak yaptığı toplu kullanma talebini işveren kabul etmek zorundadır.
İşveren, yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırır ise o süreye ilişkin ücretini işçiye ödemekle yükümlüdür. İş arama izin ücretine bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, iş arama izni vermeyen veya bu izni eksik kullandıran işveren o süreye ait ücreti işçiye ödemekle yükümlüdür. İşveren iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırırsa, işçinin çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı ödemesi gerekir. Aksi durumda işçi lehine iş arama izni ücreti doğacak ve bu ücreti bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte talep edebilecektir.
Saygılarımızla,
Aksan Hukuk Bürosu – İş Hukuku Departmanı
[1] 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 13. maddesinde kısmi süre iş sözleşmesi; işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi olarak tanımlanmıştır. Kanunda yer alan “önemli ölçüde az” ibaresindeki belirsizlik Çalışma Süreleri Yönetmeliği’ndeki ibare ile açıklık kazanmıştır. Çalışma Süreleri Yönetmeliği uyarınca; “İşyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışma kısmi süreli çalışmadır”. Kanunda ve Yönetmelik’de kısmi çalışmanın ölçütü olarak işyerindeki tam süreli emsal işçi esas alınmıştır. Örneğin, işyerindeki emsal işçi 45 saat çalışıyor ise en fazla 30 saate kadar yapılan çalışmalar kısmi çalışma olarak değerlendirilir.