Uzun Zamandır Beklenen “İklim Değişikliği Kanunu” Yürürlüğe Girdi
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan, yeşil kalkınma vizyonu ve 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanan İklim Değişikliği Kanun (“Kanun”) teklifi 2 Temmuz 2025 tarihinde kabul edilerek yasalaşmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Birçok yeni terime yer verilen Kanun’da, başta Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı (“Bakanlık”) olmak üzere diğer bakanlıklara bazı görevler verilerek sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyumun sağlanması, planlamalar, denetimler ve cezalar hakkında kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır.
Kanun ile beraber, iklim değişikliği ile mücadelede kamu kurumlarına, özel sektöre ve hatta bireylere birtakım sorumluluklar öngörülmüştür. İklim Değişikliği Başkanlığı (“Başkanlık”) koordinasyonunda hazırlanan Ulusal Katkı Beyanı ile Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesine yönelik sektörel sera gazı emisyon azaltım ve uyum hedefleri düzenli olarak güncellenecektir.
Bu makalemizde Kanun ile ne gibi düzenlemeler getirildiği genel hatlarıyla incelenmiştir.
Karbon Emisyonu Azaltımı ve Uyum Hedefleri
Kanun’da çeşitli bakanlıklara (örneğin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) ilişkin bazı görevler ve düzenlemelere yer verilmiş, bu sayede karbon emisyonu azaltımı hedeflenmiştir. Bahse konu düzenlemeler kapsamında; bina, sanayi, ulaştırma, enerji, tarım ve atık sektörlerinde emisyonları azaltmaya yönelik sektörel yükümlülükler getirilmiştir. Bu yükümlülükler temel olarak, yenilebilir enerji ve iklim dostu kaynakların kullanımının artırılması, sera gazı emisyonunu azaltılmasına ilişkin tedbirler alınması, yapılan çalışmalarda yer alan tüm unsurların karbondan arındırılmasıdır. Bu yükümlülüklerin yanında aynı zamanda uyum hakkında da Kanun’da birtakım düzenlemelere yer verilmiştir. Uyum hedefleri doğrultusunda afet riski yönetimi, su yönetimi, ekosistemlerin korunması, iklime duyarlı tarım uygulamaları, halk sağlığı stratejileri ve kültürel varlıkların korunmasına ilişkin kapsamlı önlemler belirlenmiştir.
Kanun ile her bakanlığa ayrı ayrı görev, yetki ve yükümlülükler verilerek birden fazla alanda etkin bir şekilde karbon salınımının azaltılması ve hatta ilerleyen dönemlerde net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın amaçlandığı görülmektedir. Sektörel bazda yapılan bu düzenlemelere Kanun’da detaylı bir şekilde yer verilmiştir.
Planlama ve Uygulama Araçları
Kanun kapsamında, iklim değişikliğine ilişkin planlama ve uygulama süreçlerinin Başkanlık koordinasyonunda ve ilgili kurumların desteği ile yürütülmesi planlanmıştır. Bu doğrultuda, ulusal ölçekte iklim değişikliği strateji ve eylem planları hazırlanacak olup uygulama, izleme ve değerlendirme sorumlu kuruluşlar aracılığıyla sağlanacaktır. Yerel düzeyde ise iller bazında hazırlanan iklim değişikliği eylem planlarının, büyükşehirlerde belediyeler, diğer illerde valiliklerce koordine edilmesi kararlaştırılmış ve ilgili İl İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu tarafından onaylanması planlanmıştır.
Buna ek olarak, uygulama araçları arasında başta Emisyon Ticaret Sistemi (sera gazı salımı için belirlenen toplam sınır çerçevesinde işletmelere emisyon hakkı tahsis edilerek bu hakların alınıp satılmasına olanak tanıyan piyasa temelli bir mekanizma) olmak üzere karbon fiyatlandırma mekanizmaları geliştirilmesi hedeflenmiş, yerel yönetimlerin ve özel sektörün iklim dostu faaliyetlerine ulusal ve uluslararası finansman kaynaklarının sağlanması planlanmıştır. Ayrıca, iklim finansmanı, teşvik sistemleri ve sigorta modelleri gibi çeşitli finansal araçlar oluşturularak iklim değişikliğinin etkilerine karşı bazı önlemler alınması planlanmıştır. Yine Kanun’da, ihtiyaç olması halinde iklim değişikliği finansman mekanizması kurulabileceği de belirtilmiştir.
Kanun’da uygulama araçlarından biri olarak taksonomiye de yer verilmiştir. Taksonomi çalışmaları ile, çevresel sürdürülebilirliği esas alan ekonomik faaliyetler sınıflandırılacak, yeşil yatırımlar tanımlanacak ve iklimle uyumlu finansal yönlendirmeler desteklenecek şekilde bunların Başkanlık koordinasyonunda yürütüleceği öngörülmüştür.
Genel olarak Kanun’da bahsedilen planlama ve uygulama araçları ile net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda temiz teknolojilerin yaygınlaştırılması esas alınmış ve bu kapsamda karar alma süreçlerinde bilimsel araştırmalar ve üniversitelere bağlı olarak kurulacak iklim değişikliği araştırma merkezleri ile destekleneceği düzenlenmiştir. Eğitim, bilinçlendirme ve kapasite geliştirme faaliyetleri, Millî Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu tarafından ilgili müfredatlar güncellenmesi ile kamuoyunun farkındalığının artırılması amaçlanmıştır.
Ek olarak, Kanun’un uygulanabilirliğini artırmak amacıyla Başkanlık’a birtakım münhasır yetkiler de tanınmıştır. Başkanlık, gerekli gördüğü takdirde; her türlü veri, bilgi ve belgeyi ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden talep etme yetkisine sahip olacaktır. Bu taleplerin, talep edilen sürede, ücretsiz ve belirlenen nitelikte karşılanması zorunlu tutulmuştur. Yine Kanun’da tanımlanan uygulamaların usul ve esaslarının, görev dağılımı çerçevesinde ilgili kurumlarla iş birliği içinde Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmeliklerle belirlenmesi planlanmıştır.
Emisyon Ticaret Sisteminin Kurulması
Kanun çerçevesinde, Başkanlık tarafından sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik piyasa temelli bir mekanizma olarak Emisyon Ticaret Sistemi’nin kurulması planlanmıştır. Bu sistem kapsamında, piyasa istikrarı ve esneklik sağlamak amacıyla çeşitli destekleyici mekanizmaların geliştirilmesi öngörülmüştür.
Kanun ile, Emisyon Ticaret Sistemi’ne dâhil işletmelerin, sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetlerini sürdürebilmeleri için Başkanlık’tan emisyon izni almaları zorunlu kılınmıştır. Ayrıca, işletmelere ait doğrulanmış emisyon verileri ve sistem kapsamındaki performans bilgileri, piyasanın etkin işlemesi ve ilgili finansal süreçlerin yürütülmesi amacıyla yetkili kurumlarla paylaşılabilecek şekilde düzenlenmiştir.
Buna ilaveten, Kanun’da Emisyon Ticaret Sistemi’nde veya diğer işlemlerde azaltım yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde denkleştirme mekanizmalarının kullanılmasına izin verileceği belirtilmiş; bu kapsamda, proje sahiplerinin veya yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşların, yurtiçinden veya yurtdışından temin edecekleri denkleştirme projelerini Başkanlık sistemine veyahut Başkanlık tarafından yetkilendirilen bir kuruluşa kaydettirmesi zorunlu kılınmıştır.
Kanun’da Emisyon Ticaret Sistemine ilişkin kurumsal yapı ve görev dağılımı belirli bir organizasyon şeması anlayışı çerçevesinde planlanmıştır. Bu doğrultuda, karbon fiyatlandırma araçlarının belirlenmesi, tahsisat süreçlerinin yönetilmesi ve uluslararası piyasalara entegrasyon gibi temel işlevler, ilgili kamu otoriteleri arasında yetki ve sorumluluk esaslarına göre dağıtılmıştır. Şöyle ki;
- Karbon Piyasası Kurulu’nun; ilgili bakan başkanlığında bakanlıklar ve kurum temsilcilerinden oluşacak şekilde teşkil edilmesi, karbon piyasasına ilişkin plan, strateji ve politikaları belirlemesi, ücretsiz tahsisatların ve açık artırma miktarlarının tespitinden sorumlu olması düzenlenmiştir.
- Başkanlık; Emisyon Ticaret Sistemi’nin işleyişinden sorumlu olacak, tahsisat ve doğrulama süreçlerini yönetecek, denkleştirme faaliyetlerini düzenleyecek ve uluslararası karbon piyasalarına yönelik politika oluşturma ve karar alma yetkisini kullanacaktır.
- Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”), piyasa işlemlerini gözetmek ve denetlemek, piyasa bozucu eylemleri tespit ederek gerekli müdahalelerde bulunmak ve ilgili mevzuata uyumu sağlamak üzere görevlendirilmiştir. Piyasa işleticisi, karbon piyasasının organizasyonunu sağlayacak, açık artırmaları yürütecek ve şüpheli piyasa hareketlerini Başkanlığa ve SPK’ya bildirecektir.
- Merkezi Takas Kuruluşu; risk ve teminat yönetimini üstlenecek şekilde görev yapacak, merkezi kayıt kuruluşu ise tahsisatların elektronik ortamda kaydi takibini gerçekleştirecek, hak sahipliği bilgilerini saklayacak ve işlem kayıt sistemini yönetecektir.
Bu yapılar arasında uygulanacak tüm esas ve hükümler ile Emisyon Ticaret Sistemi’ne ilişkin kapsam ve piyasa kurallarının, SPK ile Başkanlık tarafından müştereken belirleneceği de Kanun’da belirtilmiştir.
Tahsisatlar
Kanun’da emisyon tahsisatları belirli bir süre için bir ton karbondioksit eşdeğerine karşılık gelen, devredilebilir ve kaydi olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçları olarak düzenlenmiştir. Emisyon Ticaret Sistemi kapsamındaki işletmelerin, doğrulanmış yıllık emisyonlarına karşılık gelen miktarda tahsisat teslim etme yükümlülüğü bulunması öngörülmüş olup bu yükümlülüğü yerine getirmeyen işletmelere, bir sonraki yılın tahsisat tesliminde ek teslim şartı getirilmesi planlanmıştır.
Kanun ile, Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında belirli kriterlerle ücretsiz tahsisat sağlanabileceği hükme bağlanmıştır. Tahsisatların ikincil piyasada işlem görebilmesi için piyasa işleticisinin gerekli organizasyonu yapması ve bu işlemleri “sürekli işlem yöntemi” ile yürütmesi düzenlenmiştir. Ayrıca, Karbon Piyasası Kurulu tarafından belirlenen yıllık tahsisat miktarlarının ve bir sonraki yıla aktarılacak tahsisatların her yıl 31 Ekim’e kadar Resmî Gazete ’de yayımlanması öngörülmüştür.
Ayrıca, takas risklerini önlemek amacıyla teminatlar ve garanti fonu varlıklarının yalnızca belirlenen amaçlarla kullanılacağı, bunların kamu alacakları dâhil hiçbir nedenle haczedilemeyeceği, rehnedilemeyeceği, tasfiyeden etkilenmeyeceği ve iflas masasına dâhil edilemeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Aynı koruma, emisyon tahsisatları için de geçerli olacak şekilde düzenlenmiştir.
Kanun’da, tahsisatların kayden ihracı zorunlu kılınmış, bu işlemlerin ve hak sahipliği bilgilerinin Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından elektronik ortamda izlenmesi ve saklanması planlanmıştır. Tahsisatların ihracına ilişkin işlemler, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun ihraç ve ihraççı hükümlerinden muaf tutulmuştur.
Son olarak, bu konuda Kanun’da hüküm bulunmayan durumlarda ise 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili sermaye piyasası mevzuatının uygulanacağı belirtilmiştir.
Gelirler
Kanun’da Başkanlık için mali sürdürülebilirliğini temin etmek ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yürütülecek faaliyetleri desteklemek amacıyla döner sermaye işletmesi kurma yetkisi öngörülmüştür. Döner sermaye tutarının Cumhurbaşkanlığı tarafından belirleneceği ve Başkanlık tarafından bu çerçevede çeşitli gelir kaynaklarından yararlanacağı hükme bağlanmıştır. Gelir kaynakları arasında; 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında uygulanan idari para cezalarının Başkanlık’a tahsis edilen kısmı, Emisyon Ticaret Sistemi kapsamındaki açık artırma ve komisyon gelirleri, sera gazlarına ve bu gazlara dayalı ekipmanlara ilişkin uygulamalardan elde edilecek gelirler, emisyon izni başvurularından alınacak ücretler, denkleştirme projelerinin satışlarından sağlanacak paylar, Bakanlık döner sermaye işletmesi hasılatından aktarılacak oranlar, bağışlar, yardımlar ve dış kaynaklı gelirler yer almaktadır. Bu gelirlerden bazıları doğrudan Başkanlık hesabına yatırılarak bütçeye gelir kaydedilecek; bunların en az %80’i Başkanlık bütçesinde, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum faaliyetlerinde kullanılmak üzere ödenek olarak tahsis edilecektir. Diğer gelirler ise Başkanlık’a ait döner sermaye hesaplarına aktarılacak ve bu işletmenin bütçesine doğrudan gelir kaydedilecektir.
Kanun’da yer alan gelirlerin kullanıma ilişkin düzenlemelerde, Emisyon Ticaret Sistemi’nden elde edilen kaynakların, yeşil dönüşüm, inovasyon ve sektörel teknolojik dönüşümü destekleyen, uyum ve azaltım potansiyeli yüksek iklim dostu yatırımlara yönlendirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, bu gelirlerle iklim yatırımlarının finansmanında kullanılacak sigorta, garanti, hibe ve faiz desteği gibi finansal araçların geliştirilmesi de amaçlanmıştır. Harcanmayan ödeneklerin bir sonraki yıl bütçesine devredilmesi konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki tanınmıştır.
Denetim
Kanun hükümlerine uygunluğun denetlenmesi yetkisi esas olarak Bakanlık’a verilmiş; gerekli görüldüğü durumlarda bu yetkinin Başkanlık’a devredilebileceği düzenlenmiştir. Bahse konu düzenlemeler çerçevesinde, Kanun’da yer alan yükümlülüklerin ihlali nedeniyle uygulanması planlanan idari yaptırımlara ilişkin davaların muhatabı Bakanlık olacaktır.
Yine Kanun’da, yukarıda yer verdiğimiz düzenlemelere uyulmaması halinde uygulanması öngörülen idari para cezalarına da detaylı bir şekilde yer verilmiş olup Kanun kapsamında, halihazırda uygulanmakta olan düzenlemelerden hangilerinin değiştiği veyahut hangilerine eklemeler yapıldığı da ayrıca belirtilmiştir.
Sonuç
Kanun, uzun zamandır beklenen ve uygulamaya geçmesi planlanan bir çalışma olmasıyla beraber çeşitli endişeleri de beraberinde getirmektedir. Kanun kapsamındaki çoğu düzenleme, tüm dünyada genel olarak kabul edilen ve uyulması hedeflenen net sıfır emisyon hedefine yönelik olarak görülse de aynı zamanda bakanlıklara tanınan geniş yetki ve görevler çerçevesinde özellikle gerçek kişilerin gündelik hayatlarında doğrudan ve/veya dolaylı olarak olumsuz bir yansıması olabileceği kaygısı gündeme gelmiştir.
Uzun ertelemeler sonrasında yürürlüğe girmiş olan İklim Değişikliği Kanunu’nun verimli olabilmesi ve doğru koşullarda uygulanması için gerekli koşulların sağlanmasını ve bazı kaygıların giderilmesine ilişkin olarak ilerleyen zamanda gerekirse ikincil mevzuat çıkarılarak yeşil ve sürdürülebilir bir yaşam düzeni oluşmasını umarız.