Anayasa Mahkemesi Tarafından Parmak İzi ile Mesai Takip Sistemi Hak İhlali Kapsamında Değerlendirildi!
Anayasa Mahkemesi, yapılan bireysel başvuru neticesinde vermiş olduğu karar ile iş yerlerinde parmak izi ile kayıt yapılmasının özel hayata saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal eden bir eylem olduğuna karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin kararı, biyometrik verilerin kaydedilmesi yöntemiyle personel takip sistemi uygulanabilmesi yönünden dikkat edilmesi ve değerlendirilmesi gereken hususları ortaya koymaktadır.
Somut Olay Özeti
İlgili olayda başvurucu Söke Belediye Başkanlığı bünyesinde devlet memuru olarak çalışmakta olup işyerinde parmak izi ile mesai takibi uygulamasına başlanması sebebiyle başvurucunun parmak izi kaydedilmiştir. Başvurucu dilekçe ile parmak izinin kaydedilmesine ve parmak izi sistemiyle mesai takibi yapılmasına itiraz ederek uygulamanın kaldırılmasını talep etmiştir. Kurumun talebi reddetmesi üzerine başvurucu idare mahkemesinde iptal davası açmıştır. İdare Mahkemesi, ilgili mevzuata atıf yapılarak personelin parmak izi tarama sistemi ile mesai kontrolünün yapılması durumunun özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin işlenmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve işlemin iptaline karar vermiştir. Söz konusu karara karşı Kurum tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge İdare Mahkemesi, idarenin gelişen teknoloji ile birlikte mesai kontrolünü parmak izi ile takip ederek devletin çalışanlarını denetleyebileceği ve kanunda bunu yasaklayan halin bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunu kabul etmiş ve davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Verilen karar üzerine başvurucu Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmıştır.
Anayasa Mahkemesi Tarafından Yapılan Değerlendirme
Anayasa Mahkemesi tarafından somut olay hakkında değerlendirme yapılırken Anayasa’nın ‘’Özel Hayatın Gizliliği’’ başlıklı 20. maddesi ve ilgili maddenin 3. fıkrası ile düzenlenen “Kişisel Verilerin Korunmasını İsteme Hakkı” ile kanunilik ilkesi dayanak gösterilmiş ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine ilişkin 6. maddesi, Kişisel Verileri Koruma Kurumu kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı kapsamında değerlendirme yapılmıştır. İlgili Anayasa maddeleri ile sair diğer kanun ve kararlar doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, yapılan başvuruda mevzuat incelendiğinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda genel olarak devlet memurlarının çalışma saatleri ile günlük çalışma saatlerinin başlama ve bitme saatlerinin tespitine ilişkin düzenlemelerin mevcut olduğu ancak çalışanın mesaiye devam durumunun kontrolü ve bu amaçla özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine ilişkin açık bir düzenlemenin olmadığı, başvurucunun özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine dair rızasının da bulunmadığı ve kanuni dayanağı olmaksızın özel nitelikli kişisel verilerin idare tarafından işlenmesi nedeniyle özel hayata saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
Anayasa Mahkemesince verilen karar ile ayrıca aşağıdaki hususlar vurgulanmıştır:
- Çalışanların özel nitelikli kişisel veri kapsamında olan parmak izlerinin kaydedilmesi ve bu verilerin kullanılabilmesi için ayrıca ve açıkça bir kanun düzenlemesi veya çalışanların açık rızalarının varlığı gerekmektedir.
- Çalışanın rızasına dayanılarak özel nitelikli kişisel verinin işlenmesi halinde de öncelikle kanunilik ilkesinin karşılanması gerekmekte olup açık rızanın varlığından söz edebilmek için en azından işlenecek kişisel verinin kapsamı, amacı, sınırları ve sonuçları hakkında çalışanın önceden yeterli bir şekilde bilgilendirilmesi elzemdir.
- Bununla birlikte, anılan yöntemlerin işveren idarenin denetim ve yönetim yetkisi kapsamında, kural olarak meşru bir amacın varlığı, hal ve özgürlüklere daha az müdahale ile bu amacı gerçekleştirmeye elverişli başka bir yolun olmaması halinde ve amaçla sınırlı olmak üzere uygulanabileceği söylenebilecektir.
- Çalışanların kişisel verilerin işlenmesine ilişkin rızasının olmaması durumunda ise ancak kanunlarda açıkça öngörülen hallerde özel nitelikli kişisel veri işlenebilecektir.
Somut olay bakımından ise gerek 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda gerek 657 sayılı Devlet Memurları ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda özel nitelikli kişisel verilerin bu yönde işlenmesine yönelik bir düzenlemenin yer almadığı anlaşıldığından, başvurucunun özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine dair rızasının olmadığı ve söz konusu uygulamanın kanunlar ile ayrıca ve açıkla öngörülmediği hususları dikkate alındığında başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna varılmıştır.
Sonuç
Somut olaya ilişkin verilen Anayasa Mahkemesi kararı, sadece işverenin çalışana karşı yönetim ve denetim hakkının sınırlarını değil aynı zamanda devletin bireye karşı olan pozitif yükümlülüğünün önemini de ortaya koyarak çalışanların kişisel verilerin korunmasını isteme haklarını ihlal ederek yapılan mesai takibi ile çalışanlar aleyhine meydana gelen hak kayıplarına engel olmak açısından önem arz etmektedir.