Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvurularda Kabul Edilemez Nitelikte Başvuruların Özellikleri
Anayasa mahkemesi bireysel başvuru istatistiklerine göre, 23.09.2012 tarihinden 31.12.2021 tarihine kadar toplam 302.429 adet sonuçlandırılan başvuru bulunmaktadır. Bahse konu başvuruların %86,5’i kabul edilmezlikle neticelenmiştir. Ancak mahkemenin iş yükü ve hâkim sayısı dikkate alındığında, kabul edilmezlik kriterleri sayesinde gereksiz iş yükü azaltılmakta ve sistemin tıkanması engellenmektedir. Bu durum sistemin işleyişinin daha sağlık çalışmasına hizmet etmektedir.
Öte yandan kabul edilemezlik oranının bu kadar yüksek olmasında, Anayasa Mahkemesi’nin yıllar içinde oluşturduğu içtihatların büyük önemi vardır. Mahkeme zaman içinde aradığı kriterleri geliştirmiştir ve geliştirmeye de devam etmektedir. Bu nedenle bireysel başvuru sonrasında herhangi bir hak kaybı yaşamamak ve mağdur olmamak açısından başvuruyu eksiksiz ve doğru şekilde yapmak büyük önem taşımaktadır.
Mahkemenin belirlediği kriterler aşağıdaki gibidir;
Açıkça Dayanaktan Yoksunluk (Esasa İlişkin):
- Bir ihlalin olmadığının açık olması
- Karmaşık ve zorlama şikayetler
- Temellendirilmemiş şikâyet
- Kanun yolu şikâyeti
Usule İlişkin (Esasa İlişkin Olmayan):
- Başvuru yollarının tüketilmemesi
- Bireysel başvuru süresinde başvuru yapmama (30 gün)
- Başvuru hakkının kötüye kullanılması
- Mükerrer başvuru
AYM’nin Yetkisine İlişkin (Esasa İlişkin Olmayan):
- Konu bakımından yetkisizlik
- Yer bakımından yetkisizlik
- Zaman bakımından yetkisizlik
- Kişi bakımından yetkisizlik
“Açıkça Dayanaktan Yoksunluk” sebebiyle kabul edilemezlik kararı verilen mahkeme kararları:
Cemal Günsel Başvurusu (No: 2016/12900):
Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucular şikayetlerini hem maddi hem de hukuki olarak desteklemesi gerekir. Başvuruyu delillerle desteklemek gerekir. Başvurucu, şikâyete konu öykünün içeriğine ilişkin olarak herhangi bir açıklama yapmamış; yalnızca öyküsünü bir yarışmaya katılmak üzere göndermek istediğini ifade etmiştir. Aynı şekilde başvurucu, metni gerçekten var olan bir öykü yarışmasına göndermiş olduğunu göstermemiş; metni gönderdiği kişinin öykünün yarışmaya katılmasında ne tür bir işlevi olacağını da açıklamamıştır. Aynı zamanda başvurucu, başvuru konusu öykü metninin istediği kişiye gönderilmemesi şeklindeki Ceza İnfaz Kurumu müdahalesinin ifade özgürlüğünü ifade ettiğini sadece soyut beyanlarla ileri sürmüştür. Bu özgürlüğünün neden ihlal edildiğini açıklayan bir delil sunmamıştır. Sonuç olarak başvurucunun bireysel başvurusuna konu ettiği ihlal edilen temel hak ve özgürlüklerinin neden/nasıl ihlal edildiğini temellendirememiştir. Dolayısıyla mahkeme,
ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle (temellendirilmemiş şikayet) kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Başvurusu (No: 2014/12727):
Başvurucunun, kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Mahkeme, başvurucunun soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunmasının iddiaların ispatlandığı anlamına gelmeyeceğini birçok kez vurgulamıştır. Başvurucu yalnızca soyut olarak karasal yayın lisansının kapsamının hatalı olduğunu savunmuştur. Başvurucu ihlal konusuna ilişkin delillerini sunmamıştır ve bu bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin ihlal edildiğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır. Yani başvurucu ileri sürdüğü iddiaları temellendirememiştir. Sonuç olarak açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
Veli Özdemir Başvurusu (No: 2013/276):
Başvurucunun, kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır. Somut başvuruda başvurucu, kendisinin yokluğunda diğer sanıklarca sarf edilen soyut suç isnatlarının, kendisinin hazır olduğu celsede ortaya konulmadığını ve kendisine bu delilleri tartışma hakkı verilmediğini ileri sürmüştür. Başvurucu, kendisinin yokluğunda diğer sanıklarca sarf edilen soyut suç isnatlarının neler olduğunu, hangi sanıkların hangi isnatlarda bulunduklarını ve bu isnatların başvurucuya verilen ceza ile ilişkisini, bireysel başvuruda ileri sürdüğü hususları ilk derece mahkemesinde ve temyiz aşamasında ileri sürdüğünü ancak bu taleplerinin dikkate
alınmadığını gösterir duruşma zabıtları ve mahkeme kararları gibi iddiasının dayanaklarını Anayasa Mahkemesine ibraz etmemiştir. Ayrıca başvuru dilekçesinde ihlal edildiği iddia edilen olaylar tarihe göre sıralanmamış ve özetlenmemiştir/açıklanmamıştır. Yani başvurucu, şikayetini temellendirememiştir. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının başvurucu tarafından kanıtlanamamış olması nedeniyle, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
“Soyut İddialar Sebebiyle Temellendirilmemiş Şikâyet” Başlığı Altına Giren ve Açıkça Dayanaktan Yoksunluk Sebebiyle Kabul Edilemez Olduğuna Karar Verilen Anayasa Mahkemesi Kararları:
Zeki Rüzgar Başvurusu (No: 2013/6084):
Başvurucu arama sırasında hiçbir yasal düzenlemeye uyulmadığını, kişisel eşyalarının alındığını, arama sırasında büroda bulunan üç kişinin aramaya refakat etmesine izin verilmediğini, ilgili kanunda belirtildiği şekilde hazır bulunması gereken kişilerin aramada hazır bulundurulmadığını ileri sürmüştür ve bu sebeple özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığının ihlal edildiğini ihlal etmiştir. Anayasa Mahkemesine sunulan delillerin ispat edilmesi başvurucuya aittir, yapılan iddiaların kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya aittir. Somut olayda başvurucu tarafından yapılan iddialar soyut şekilde ileri sürülmüş, ihlal edildiğini savunulan olay ve olgular kanıtlanmamıştır. Dolayısıyla, iddialar soyut şekilde ileri sürülmüş; başvurucu, ileri sürdüğü bu olguları ispatlayacak herhangi bir bilgi ya da kanıt sunmamıştır. Sonuç olarak, özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
Feyzullah Erarslan Kararı (No: 2014/7226):
Başvurucu, soyut bir şekilde, “kolluk tarafından 23/2/2006 tarihinde kanunda belirtilen sorgu tekniğine aykırı şekilde ifadesinin alındığını” iddia etmiştir. Başvurucu bu hakkın nasıl ihlal edildiğine ilişkin bir açıklama ve kanıtlamada bulunmamıştır. Bu soyut iddialar sonucunda, başvurucunun yasak sorgu yöntemlerine başvurulduğu yönündeki iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
“İddiaları Destekleyici Belgelerin Eklenmemesi Suretiyle Açıkça Dayanaktan Yoksunluk” Sebebiyle Kabul Edilemezlik Kararı Verilen Anayasa Mahkemesi Kararları:
N. A. Başvurusu (No: 2013/5076):
Başvurucu, arama işleminin aşağılayıcı muameleye tabi tutulur tarzda gerçekleştirildiğini, diğer sanıklarda olmadığı kadar çok polis ve savcının aramaya katıldığını, arama sırasında kendisine “Alın bunu.” denmek suretiyle kötü muamelede bulunulduğunu ileri sürmüştür. Başvurucunun; kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Eğer başvurucu bu yukarıda belirtilen koşulları yerine getirmezse Anayasa Mahkemesi başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez kılabilir. Somut olayda başvurucu kendisine kötü muamelede bulunduğunu beyan etmiş olsa da buna ilişkin delilleri başvuru dilekçesinde göstermemiş, yeterli bir açıklama yapmamıştır. Ayrıca bu başvuruda, diğerlerinden farklı olarak, başvurucu şikayet ettiği maddi olayları ve Anayasa Mahkemesine sunmak istediği haksızlıkları objektif olarak anlaşılması imkansız bir şekilde aktarmıştır. Somut başvuruda başvurucunun iddialarına ilişkin kanıt sunmamış olması ve iddialarını temellendirememiş olması nedeniyle başvurusunun bu kısmının esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır. Öte yandan başvurucunun da imzaladığı arama tutanağında başvurucu arama dolayısıyla herhangi bir zarara uğramadığını belirtmiştir (Bu başvurucunun iddiasıyla çelişki yaratmıştır). Sonuç olarak kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddialar açıkça dayanaktan yoksun olmaları sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
Fatih Hilmioğlu Başvurusu (No: 2014/648):
Başvurucu, hastalığı nedeniyle hayati tehlike içinde bulunmasına rağmen cezaevinde tutulması ile klişe ifadelerle tutukluluk halinin devamına karar verilmesinin yaşam hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliğini ihlal ettiğini ileri sürmüş ve tedbiren tahliye kararı verilmesini talep etmiştir. Yaşama hakkı bakımından değerlendirildiğinde, başvurucunun sağlık durumuyla ilgili kurul raporları dikkate alındığında, başvurucunun hastalığının her şart ve durumda, cezaevinde bulunma nedeniyle tek başına yaşamsal risk oluşturacak bir nitelik
taşıdığı belirtilmemektedir. Başvurucunun rahatsızlığının geri dönülmez bir noktaya ulaştığı yönünde bir tespit de bulunmamaktadır. Başvurucu, rahatsızlığının cezaevi şartları veya yetkililerin uygulamalarından kaynaklanan nedenlerle kötüleştiği ve bu nedenlerle doğal olarak özgürlükten yoksun bırakılma nedeniyle ortaya çıkan bir ızdırap ve acıya maruz kaldığı yönünde bir delil ortaya koymamıştır. Başvurucunun kaldığı hastane, başvurucunun sağlığının cezaevinde kalmaya elverişli olmadığı ve bu durumda kesin bir hayati tehlikenin mevcut olduğu yönünde bir olguda bulunmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere, başvuru formunun ve eklerinin eksiksiz, kronolojik halde düzgün hazırlanması, hangi hakkın hangi nedenle ihlal edildiğinin gerekçeler ve delillerle ortaya konulması, soyut iddialarda bulunulmaması, somut kanıt ve bulgulara yer verilmesi, soyut anayasal ilkelere dayanmaması, argümanları destekleyen belgelere mutlaka yer verilmesi ve açıklamaların yeterli olması gerekir. Bu nedenle bireysel başvuru yoluna gidilecek dosyalarda, daha dosya yerel mahkeme aşamasındayken hassasiyet gösterilmeye başlanması ve ortaya konulan argümanların bireysel başvuruya özgü olarak oluşturulması, iddia ve savunmaların özenle hazırlanması ile başvuru dosyalarının titizlikle ele alınması gerekmektedir.