İklim Değişikliği Yazı Dizisi 4 | İklim Değişikliğini Önleme Konusundaki Davalar
1. Hollanda Devleti- Urgenda Vakfı Davası
Hollanda’da faaliyet gösteren Urgenda Vakfı ve 886 vatandaş tarafından 2015 yılında, Hollanda devletine karşı dava açılmıştır. Davanın ana konusu devletin iklim değişikliğine karşı yeterli önlem almaması ve devletin iklim konusundaki ataletidir.
Bu dava, sonuçlanan ilk kamu yararına dayalı iklim değişikliği davasıdır. Mahkeme, Hollanda devletinin küresel iklim değişikliği ile mücadele için yeteri kadar iddialı bir hedef koymadığına karar vermiş ve 24 Haziran 2015’te Hollanda devletinin iklim politikalarını yetersiz bularak mahkûm etmiştir. Bununla beraber 2020 senesine kadar emisyonların 1990 seviyesine kıyasla %25 azaltılmasına karar vermiştir.
2015 yılında Hollanda devleti bu karara karşı Lahey İstinaf Mahkemesine başvurmuştur. İstinaf Mahkemesi, 9 Ekim 2018 tarihinde ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır. Ayrıca Hollanda devletinin, tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (“AİHS”)’nin yaşam hakkına ilişkin 2. maddesi ile özel hayat ve aile hayatı hakkına ilişkin 8. maddesini de ihlal ettiği kararına varmıştır. Bu ihlalin, özen yükümlülüğüne aykırı davranış biçiminde gerçekleştiğini ve Hollanda devletinin 2020 sonu için sera gazı emisyonu azaltılması hakkında iddialı bir hedef koymayarak hukuka aykırı davrandığını belirtmiştir.
2. İrlanda Devleti- İrlanda Çevre Dostları Davası
2017 yılında İrlanda Çevre Dostları (Friends of the Irish Environment) isimli grup tarafından, İrlanda devletine karşı devletin emisyon azaltımına yönelik ulusal planının Paris Anlaşması uyarınca verilen taahhütlere uymadığı ve hükümetin iklim kriziyle mücadeledeki yetersizliğinin İrlanda Anayasasını, İrlanda İklim Yasasını ve AİHS’ni ihlal ettiği iddia edilerek dava açılmıştır. İlk derece mahkemesi bu konuyla ilgili takdir yetkisi olduğunu belirtmek ile devletin, Avrupa Birliği Hukukunu ya da AİHS’ni ihlal etmediği gerekçesiyle 2019 yılında davayı reddetmiştir.
Davacılar, davaya devam edilmesi istemiyle Yüksek Mahkemeye başvurmuşlar ve Yüksek Mahkeme 14 Şubat 2020 tarihinde verdiği kararla, İrlanda devletine karşı açılan davayı, İrlanda anayasasındaki sağlıklı çevre hakkına ve iklim değişikliğinin acillik derecesi teşkil etmesine dayanarak davayı incelemeyi kabul etmiştir. 2020 Temmuz’da Yüksek Mahkeme, İrlanda’nın mevcut emisyon azaltma planlarının iklim taahhütlerini yerine getirmek için gerekenlerin “çok gerisinde” kaldığını ve daha iddialı bir strateji ile değiştirilmesi gerektiğini kararına varmıştır. Bu kararla birlikte İrlanda, Hollanda’dan sonra vatandaşları iklim krizinden korumada yetersiz ve başarısız olan ikinci Avrupa Birliği Üye devleti haline gelmiştir.
3. Fransa Devleti – Fransız Sivil Toplum Kuruluşları Davası
2018 yılında Notre Affaire à Tous, Nicolas Hulot Vakfı, Greenpeace Fransa, Oxfam Fransa’nın aralarında bulunduğu Fransız sivil toplum kuruluşları tarafından Fransız devletine karşı dava açılmıştır. Bu dava Fransa’da gerçekleştirilmiş en büyük imza kampanyası (2.3 Milyon imza) eşliğinde kamuoyunca da takip edilmiştir.
Paris İdare Mahkemesi Fransız devletinin iklim krizi ile mücadelesini yetersiz bulmuş, sera gazı emisyon azaltımı ile ilgili taahhütlerini yerine getirmediği ve çevresel hasardan sorumlu olduğu kararına varmıştır. Bu konuda devlete emisyon azaltım çalışmalarını artırması için ek önlemler alma talimatı vermiştir.
Ayrıca mahkeme, Fransa’nın yıllık karbon bütçesini aşması sebebiyle çevreye verilen dolaylı zararın varlığını da kabul etmiştir. Bu durum, çevresel zararın bilançosunu özel kuruluşların yanında kamu tüzel kişilerine de kesilmesi kapsamında Fransa’da bir ilk niteliğindedir. Bu karar doğrultusunda Fransa’da iklim değişikliğine doğrudan maruz kalan kişilerin hükümete tazminat davası açabileceği öngörülmektedir.
4. Duarte Agostinho and Others v. Portugal and Others Başvurusu
İklim değişikliği konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”)’deki ilk dava, 2020 Aralık’ta 8-21 yaş arasındaki Portekizli altı genç tarafından, 27’si Avrupa Birliği ülkesi olan 33 ülkeye karşı başvurulmuştur. 33 ülke arasında Türkiye, Norveç, Rusya, Ukrayna, İsviçre ve Birleşik Krallık bulunmaktadır.
Davanın konusu, 33 ülkenin gerekli önlemleri almaması ile sera gazı emisyonlarının küresel ısınmayı etkilemesi ve bunun sonucunda başvurucuların yaşam koşullarının ve sağlıklarının etkilenmesidir. Bununla beraber küresel ısınmanın, Portekiz’de artan orman yangınlarına sebep olduğu ve bunun sonucunda insan, hayvan ve canlıların öldüğü, başka doğal afetleri meydana getirdiği, kuraklığa ve ailelerinin sebze meyve yetiştiriciliğinin durmasına sebep olduğu, artan yangınların kül bulutları yaratması nedeniyle evlerinde maddi zararlara uğradıkları, alerji, uyku bozukluğu ve nefes darlığı gibi problemlere yol açtığı da iddia edilmiştir.
Mahkemede, 33 devletin pozitif yükümlülüklerini ihlal etmesi ile onlar tarafından AİHS’nin 2, 8 ve 14. maddelerinin ihlal edildiği belirtilmiştir. Ayrıca bu 33 taraf devletin, Paris Antlaşması ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi yükümlülüklerini de yerine getirmedikleri iddia edilmiştir. Paris Anlaşması sera gazı salınımının ve küresel emisyonun azaltılması hedeflerini içermekle birlikte, ikinci maddesinde taraf devletlerin küresel ortalama sıcaklıktaki artışı endüstri öncesi düzeylerin 2°C üstünün çok aşağısında tutarak ve sıcaklık artışını endüstri öncesi düzeylerin 1,5°C üstüyle sınırlamak yönünde çaba gösterecekleri düzenlenmiştir.
Başvurucular, AİHS’nin 2.maddesi olan yaşam hakkının kuşaklarının maruz kaldığı küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle, 8.madde olan özel ve aile hayatına saygı hakkının ailelerinin ve özel yaşantılarının aldığı darbeler nedeniyle, 14.madde olan ayrımcılık yasağının ise yaşları sebebiyle ihlal edildiğini belirtmişlerdir.
AİHM’nin üzerinde durduğu önemli husus başvurucuların, taraf devletlerin yerine getirmedikleri yükümlülüklerden dolayı doğrudan muhatap olup olmadıklarıdır. Bu kapsamda AİHM özellikle, küresel ısınmayı 1,5°C’nin üzerine çıkarmama hedefine ulaşmada yetersiz olduğu ileri sürülen davalı devletlerin bu tutumlarına, başvurucuların doğrudan ya da dolaylı olarak ciddi biçimde katlanmakta olup olmadığını sorgulamaktadır.
AİHM’nin devletlere yönelttiği en önemli soru, AİHS’den ve diğer uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan sıcaklık artışının 1.5C ile sınırlanması bağlamında uygun bir mevzuat oluşturup oluşturmadıkları ve yeterli önlemleri alıp almadıklarıdır. Sonrasında AİHM, devletlerin, iklim değişikliğinin azalmasına yönelik düzenlemelerinin bulunup bulunmadığını, çevreyi ilgilendiren konularda bilgiye ulaşımı ve çevresel konularda halkın karar mekanizmasına olan katılımının ne ölçüde olduğunu sorgulamıştır.
SONUÇ
İlk olarak 2015 yılında Hollanda devletine karşı açılan ve devletin iklim değişikliğine karşı yeterli önlem almaması nedeniyle devletin mahkûm edilmesi ile ilk kez kamu yararına dayalı iklim değişikliği davası sonuçlanmıştır. Bu kararı, 2017 yılında İrlanda ve 2018 yılında Fransa’da açılan ve devletlerin iklim değişikliği konusunda yetersiz bulundukları kararlar takip etmiştir. 2020 yılında ise AİHM başvurusuna, devletlerin iklim değişikliğini önlemekte yetersiz olmaları ve bu sebeple kişilerin haklarının ihlal edilmesi ve uğradıkları zararlar konu edilmiştir. Sonuç olarak, dünyanın farklı ülkelerinde iklim değişikliği konusunda devletlerin yetersiz önlem almaları eleştirilmekte ve bu eleştiriler zamanla yargı yoluna da taşınmaktadır.