İklim Değişikliği Yazı Dizisi 5 | Yeşil Borçlanma Aracı ve Yeşil Kira Sertifikası Rehberi Kapsamında Yeşil Finansman
Sürdürülebilirlik ile ilgili olarak ilk, 2020 yılı sonunda halka açık ortaklıklara yönelik “Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesini” yayınlayan Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”), bu defa ülkemizce de yakın bir zamanda taraf olunan Paris İklim Anlaşması doğrultusunda 3 Kasım 2021 tarihinde “Yeşil Borçlanma Aracı ve Kira Sertifikası Rehber Taslağı (“Rehber”)”nı duyurmuş ve yayınlamıştır. Rehber, Türkiye’deki yatırımcıları ve yeşil borçlanma araçları finansmanından (Green Bond) yararlanmak isteyen kurum ve şirketleri yakından ilgilendirmekte olup çevreye olumlu katkı sağlayacak yatırımların finansmanının sağlanması bakımından da oldukça önem taşımaktadır.
Rehber, Uluslararası Sermaye Piyasaları Derneği (International Capital Market Association, “ICMA”) tarafından yayınlanan, küresel nitelikteki, özellikle yeşil aklama (“green washing”) olarak da bilinen; dışarıdan yeşile ve sürdürülebilir gelişime destek veriyormuş gibi gözüken ama aslında herhangi bir katkıda bulunmayan projelerin finansmanını önlemek için getirilen Yeşil Borçlanma Araçları İlkeleri (“Green Bond Principles”) esas alınarak sürdürülebilir yatırımların ve projelerin finansmanının teşvik edilmesi, yeşil borçlanma aracı ihraçlarının uluslararası finansal piyasalardaki uygulamalara ve standartlara uyumlu şekilde yürütülmesi ve bu alanda yatırımcıların korunması ve piyasalarda şeffaflık, dürüstlük, tutarlılık ve karşılaştırılabilirliğin artırılması amacıyla hazırlanmış olmakla birlikte Paris İklim Anlaşması ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı doğrultusunda da Türkiye açısından önemli bir adımdır.
Rehber’de yeşil borçlanma araçları, aşağıda özetlenen, Rehber’in aradığı dört temel bileşen çerçevesinde, ihraçlardan elde edilecek gelirlerin yeşil proje tanımına uygun yeni ve/veya mevcut yeşil projelerin kısmen ya da tamamen finansmanı veya yeniden finansmanında kullanılacak olan, borsada işlem gören veya görmeyen her türlü borçlanma aracı olarak tanımlanmakta olup yeşil projeler ise, iklim değişikliği etkilerinin azaltılması, doğal kaynakların korunması, enerji verimliliği, kirliliğin önlenmesi ve kontrolü, doğal kaynakların sürdürülebilirliği, biyoçeşitliliğin korunması, çevre dostu temiz ulaşım ve sürdürülebilir su gibi çevresel amaçlara katkı sağlayan projeler şeklinde tanımlanmıştır. Uygulamada yeşil borçlanma araçları gelirlerinin önemli bir bölümü yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanlarında kullanılmaktadır.
Rehber Kapsamında Borçlanma Araçları ve Kira Sertifikalarının “Yeşil” Olarak Nitelendirilebilmesi İçin Gerekli Koşullar Nelerdir?
- İhraççının, çerçeve belgede, ihracın Rehber’de belirtilen esaslara uygun gerçekleştirileceğini taahhüt etmesi gerekmektedir.
- İhraçtan elde edilen fonlar, çerçeve belgede belirtilen şekilde yeşil projelerin finansmanı veya re-finansmanında kullanılacaktır.
- İhracın Rehber ile uyumlu olduğunu dış değerlendirme hizmeti veren ve elde edilen fonların uygun amaçlar için kullanıldığının doğrulanması için ihraçtan sonra da hizmet alınacak olan uluslararası kabul görmüş bağımsız bir kuruluş tarafından onaylanacaktır.
Daha sonra ise ihraççı, yeşil projesine ilişkin bilgileri Yeşil Borçlanma Aracı Çerçeve Belgesi adı altında bir belgede özetleyecek, yöntemlerini, standartlarını, harcamalarını varsa sertifikalarını ve dış değerlendirme görüşlerini SPK’ya iletecek ve kamuya açıklayacaktır. Yeşil projelerden elde edilen fonların planlanan kullanım yerleri, ihraççılar tarafından SPK’nın özel durumların kamuya açıklanmasına ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde kamuya açıklanacaktır.
Yurtiçinde Rehber’e uygun şekilde ihraç edilmeyen sermaye piyasası araçları için yeşil borçlanma aracı ve yeşil kira sertifikası veya benzer ifadeler kullanılamayacaktır. Başka şekilde ifade etmek gerekirse, yeşil borçlanma aracı ihraç etmek isteyen şirketler bu borçlanma araçlarına ilişkin mevcut kuralların yanında Rehber’deki diğer şartlara uygun davranmak durumunda kalacaklardır.
Rehber’e göre, yeşil borçlanma araçları yanında varlık ve ipotek teminatlı menkul kıymetler, varlığa ve ipoteğe dayalı menkul kıymetler ve projeye dayalı menkul kıymetler, gayrimenkul sertifikası ve mavi borçlanma araçları (“Mavi Tahvil”) gibi sermaye piyasası araçları da Rehber’de belirtilen nitelikleri taşıması ve belirtilen yükümlülüklerin ihraç edenler tarafından yerine getirilmesi kaydıyla, “yeşil temalı sermaye piyasası aracı” olarak nitelendirilebilmektedir.
Yukarda açıklananlara ek olarak, son yıllarda sürdürülebilirlik tahvilleri de ihraç edilmektedir. Sürdürülebilir tahviller Uluslararası Sermaye Piyasaları Birliği (ICMA) tarafından, gelirleri tamamen veya kısmen yeşil ve sosyal projelerde kullanılan borçlanma araçları şeklinde tanımlanmıştır.
Rehber’de Yeşil Borçlanma Araçları İlkeleri’nin dört temel bileşeni şu şekilde düzenlemiştir:
1) Elde edilen fonların kullanımı: Yeşil borçlanma araçlarından elde edilen gelirlerin yeşil projeler için kullanılması zorunludur. Fonun kullanımı için, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması, biyoçeşitliliğin korunması gibi bir ekolojik problemin çözümü/iyileştirilmesi şarttır.
2) Proje değerlendirme ve seçme: Bu ilke, yeşil borçlanma aracı ihraç edenlerin yatırımcılara sunmaları gereken ögeleri düzenler. Bu ögeler, ihraççıların çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini, fonlamanın hangi yeşil proje kategorisine (enerji verimliliği, temiz ulaşım vb.) girdiğini ve ilgili yeşil projenin çevresel, sosyal risklerini belirlemeyi sağlayan kriterlere ne kadar uyum sağladığını içerir.
3) Elde edilen fonların yönetimi: Bu bileşen gereği, ihraç edilen yeşil borçlanma aracının net gelirinin ya da buna eşit tutarın, bir alt hesaba yatırılması veya alt portföye geçirilmesi zorunludur.
4) Raporlama: İhraççılar, elde ettikleri fonların kullanımına ilişkin bilgileri hazır bulundurmalı ve güncel tutmalıdır. Öncelikli olarak bu bilgileri kapsayan rapor, yeşil borçlanma aracı gelirlerinin ödendiği projeleri, projelerin tahsis edilen tutarını ve kısa tanımlarını içerir.
Yeşil Borçlanma Araçlarının Sağladığı Başlıca Faydalar Nelerdir?
- Birincil fayda olarak, yatırımcılar bu araçlar sayesinde risk ve gelir dengelerini çevresel faktörlere göre sağlayabilir. Diğer tarafta, iklim değişikliğinden kaynaklanan çevresel sorunların azaltılması hedefine sağladığı katkı sebebiyle finansal piyasalarda sürekli bir yatırımcı talebi yaratabilir.
- Fon kullanımlarının düzenli olarak raporlanması ile risk ölçümü daha şeffaftır. Böylelikle oluşan tüm fonların nerede, nasıl kullanıldığı izlenilebilir.
- Yeşil borçlanma araçlarının ihracı, elde edilen fonların izlenmesini ve raporlanması sürecini yönetecek şirketlerin bünyesinde kurumsal bir yönetim yapısını da gerektirir. Bu yapı sayesinde yatırımcı da sürecin işleyişinden haberdar olur ve taraflar arasında güven ilişkisi oluşur.
2050 Yılı Net Sıfır Karbon Hedefine Giden Yolda Yeşil Finansmanın Yanı Sıra Sürdürülebilir ve Yeşil Yatırım: “ESG Yatırımları”
Ekonominin karbonsuzlaştırılmasına yani yeşilleştirilmesine yönelik global ve yerel açıklama ve yasal düzenlemeler, ESG (Environmental, Social and Governance) yatırımlarını da buna paralel olarak giderek artırmaktadır. ESG, “çevresel” (enerji tüketimi, su kullanımı), “sosyal” (insan hakları ve çalışan hakları) ve “yönetişim” (ücret politikaları, yönetim kurulu yönetimi) anlamına gelir. ESG faktörleri, farklı sürdürülebilir yatırım veya sorumlu yatırım yaklaşımlarının temelini oluşturur ve bilinçli yatırımcıların potansiyel yatırımları belirlemek için kullandığı bir şirketin operasyonları için bir dizi standarttır. ESG kapsamında odak noktası haline gelen çevresel kriterler, bir şirketin faaliyetlerinin çevreye duyarlı olup olmadığını belirlemeye yarar.
Giderek daha çok global şirket, yatırımcı ve finans kuruluşu; iş ortaklarını, tedarikçilerini ve müşterilerini ESG kriterlerine uygun faaliyette bulunan ve bu kriterleri kullanan ürün ve/veya hizmet sunan şirket ve kuruluşlar arasından seçmektedir. ESG faktörleri aynı zamanda yatırımcıların çevresel veya diğer uygulamaları nedeniyle, her ikisi de şirketlerin hisse senedi fiyatlarını sarsan ve milyarlarca dolar zarar ile sonuçlanan BP’nin 2010 yılındaki petrol sızıntısı ve Volkswagen’in emisyon skandalında görüldüğü gibi, daha büyük finansal risk taşıyan şirketlerden kaçınmasına da yardımcı olur.
SONUÇ
Şirketler ve hükümetler net sıfır ekonomiye geçişi taahhüt ettikçe ve finanse etmeye çalıştıkça ESG yatırımları ve yeşil borçlanma araçları giderek yaygınlaşarak yeşil finansman ve ESG konusunda birtakım kuralların getirilmesini gerektirmiştir ve önümüzdeki çok yakın gelecekte de gerektirecektir. Bu kapsamda, Türkiye’deki yasal alt yapı anlamında SPK’nın hazırladığı Rehber’in Avrupa Birliği (“AB”) standartlarına ve ilgili düzenlemelere uygun olacak şekilde nihai hale getirilmesi ve bunu takiben gerekli olabilecek diğer hazırlıkların tamamlanarak ihraççıların ve şirketlerimizin bunlara hızlıca uyum sağlaması, yurtdışına yapılacak ihraçlarda ortaya çıkabilecek problemlerin önüne geçeceği gibi yeşil finansman hususunda iştahı olan yabancı yatırımcıların dikkatinin çekilmesi ve dolayısıyla da finansman elde edilmesi noktasında da önemli faydalar sağlayacağı şüphesizdir.
ESG ise, genellikle bir risk yönetimi aracı olarak değerlendiriliyor olsa da aslında bundan çok daha fazlasıdır. Şirketlerin iklim değişikliğine daha duyarlı olmak ve böylece rekabet güçlerini arttırmak için neler yapmaları gerektiğini gösteren çok değerli bir pusula niteliğinde olup düzenleyici bir kurum tarafından daha kapsamlı ve detaylı şekilde regüle edilmesi yerinde olacaktır.
Son olarak Türkiye’de de, AB Komisyonu’nun Mart 2018’de yayınladığı, AB bölgesinde sürdürülebilir finansman tanımlarının standartlarının belirlenmesine yönelik birçok hedef öngören “Avrupa Birliği Sürdürülebilir Finans Eylem Planı ve Taksonomi Tüzüğü” ve gene AB’nin 2019’da yürürlüğe giren, şirketlerin daha şeffaf sürdürülebilirlik açıklamalarında bulunması ve ‘‘yeşil aklama’’nın önlenmesi için getirilen “Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir Finans Açıklama Yönetmeliği (SFDR)” gibi finansal bir eylem planı ve bir dizi kural getirilmesi, sürdürülebilir finans tanımları için ortak bir taksonomi yaratılması ve yaratılan bu taksonomiye göre yeşil finans ürün etiketlerinin oluşturulması gibi yeşil finansmana yönelik yöntemler, çevresel değerlere önem veren şirketlerin gün geçtikçe artması ile gelişecek ve sürdürülebilir/yeşil ekonomiye geçişi kolaylaştıracaktır.