Anayasa Mahkemesi Sosyal Medya Paylaşımı Nedeniyle İş Akdi Feshinin Hak İhlali Olduğuna Karar Verdi!
Anayasa Mahkemesi (“AYM”) bireysel başvuru sonucunda verdiği 11.05.2022 tarihli karar ile sosyal medya aracılığıyla yapılan paylaşım sebebiyle işçinin iş akdinin feshedilmesinin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin kararı, ifade özgürlüğünün kapsam ve sınırlarının yanı sıra iş akdinin işveren tarafından feshedilmesinde “feshin son çare olması ilkesine” yönelik önemli değerlendirmeleri ortaya koymaktadır.
Somut Olay Özeti
AYM kararına konu olayda özetle; taşeron bir şirkete bağlı olarak kamu kurumunda çalışan ve aynı zamanda Kamu Taşeron Çalışanları Derneğinin (KATAŞ-DER) başkanlığını yürüten başvurucu, iş akdi devam ettiği sırada kişisel sosyal medya hesabından (Facebook) taşeron işçilerin maruz kaldığı baskılar ile buna neden olan yöneticilere yönelik paylaşımda bulunmuş ve şu ifadeleri kullanmıştır:
“Son günlerde taşeron işçi arkadaşlar üzerinde ciddi baskılar artmış, kendini yönetici zanneden bazıları işi gücü bırakıp, taşeron işçi ile uğraşmayı kendine görev edinmiştir. Ey insan müsveddeleri, yönetici bozuntuları, şunu asla unutmayınız ki…..Rabbim sizleri de hidayete ulaştırsın en kısa zamanda ve oturduğunuz o güzel makam koltuklarında altınızdan kayıp gideceğini bilme ve taşeron işçinin de İNSAN OLDUĞUNU ANLAMA FİKRİ VERSİN.ÂMİN.’’
Başvurucu işçinin yaptığı paylaşımın sebebiyle, başvurucunun çalıştığı kurumun yöneticileri tarafından suç duyurusunda bulunulmuş ve başvurucu hakkında ikame edilen ceza davasında ise hakaret suçu sebebiyle mahkumiyet kararı verilmiştir.
Başvurusu hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesi üzerine başvurucunun iş akdi hakaret içerikli paylaşımı nedenliyle İş Kanunu’nun 25. Maddesi kapsamında haklı nedenle feshedilmiştir. Yapılan feshi takiben başvurucu tarafından işe iade davası ikame edilmiş ve yerel mahkeme tarafından davanın reddine dair verilen karar Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşmiştir.
Yargıtay tarafından onanan istinaf incelemesi sonucunda ilgili Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tesis edilen kararda, işçinin paylaşımı, paylaşımının yapıldığı sırada çalıştığı kurumda taşeron işçilerin bulunması ve kendi yöneticileriyle de birlikte çalışmalarını dikkate alınmış; başvurucunun ifadelerinin bir kısmının doğrudan kendi yöneticilerine hitaben olduğunu, ayrıca “ey insan müsveddeleri” ve “yönetici bozuntuları” sözlerinin eleştiri sınırını aşan hakaret niteliğinde olduğunu belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi Tarafından Yapılan Değerlendirme
Anayasa Mahkemesi somut olay hakkında değerlendirme yaparken, öncelikle başvurucunun alt işverene bağlı olarak kurumda çalışmasının yanı sıra kamu kurumunda çalışan taşeron işçilere yönelik faaliyet gösteren bir derneğin genel başkanı olduğunu da belirterek başvurucunun söz konusu paylaşımı hangi sıfatla ve kimleri hedef alarak yaptığının uyuşmazlığın çözümü için “hayati” olduğuna kanaat getirmiştir.
AYM, başvurucunun söz konusu paylaşımında yalnızca “yönetici” ifadesinin bulunduğunu, bu ifadeyle belirli bir kimseyi hedef almadığını, derece mahkemelerinin aksi yöndeki değerlendirmelerinde “başvurucunun kullandığı kelimelere onun verdiği anlamın ötesinde anlamlar yükleyerek” kanaat getirdiklerini ve son olarak başvurucunun dernek başkanlığı kimliğini dikkate almadıklarını belirtmiştir. Bu değerlendirmelerin yanı sıra AYM başvurucunun eleştirilerini abartılı bir şekilde ortaya koyduğunu belirtmiş, önceki kararlarına da atıfta bulunarak, ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini tekrar vurgulamıştır.
Diğer yandan AYM, “feshin son çare olması ilkesine” yönelik önemli bir değerlendirmede bulunmuştur. İşverenin menfaatine halel getirmeyen nedenlerin zorunlu ve son çare olarak başvurulmuş tedbirler olarak kabul edilemeyeceğini belirterek, başvuru konusu olayda derece mahkemelerinin davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilmesi gibi ağır bir müdahaleyi gerektirir nitelikte olduğuna ilişkin objektif ve ikna edici bir gerekçe ortaya koyamadığını ve mahkeme gerekçelerinin başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli kabul edilemeyeceğini belirterek başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.,
Sonuç
Somut olaya ilişkin verilen karar ile Anayasa Mahkemesi, işçinin ifade özgürlüğü kapsamında kendi sosyal medya hesabındaki paylaşımlarının, işçinin bulunduğu konum, üstlendiği görev ve temsil ettiği kişiler açısından da ele alınarak sadakat yükümlülüğü ve iş akdinden doğan diğer yükümlülükleri ile arasındaki menfaat dengesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, başvurucu hakkında hakaret suçundan dolayı kesinleşmiş mahkeme bulunmasına rağmen başvurucu tarafından sarf edilen sözler değerlendirilirken, ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini belirtmiş ve derece mahkemeleri tarafından kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne dayanılarak yapılan işveren feshinin ise son çare ilkesi bakımından objektif ve ikna edici şekilde gerekçelendirilmediğine hükmederek işverenin söz konusu tasarrufunun ifade özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğuna karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karar, işçi-işveren ilişkisi içerisinde işçinin ifade özgürlüğünün bir uzantısı olarak eleştiri hakkının geniş yorumlanması gerektiği ile işverenlerin ise eleştiriye açık olarak daha geniş bir ölçüde tolerans göstermesi gerektiğini gösterir niteliktedir.