Yatırım Sonrası Dönem: Girişim Şirketlerinde Denetim
Kötü haber: Yatırımcının malvarlığını korumak ve işin sağlıklı yürümesini güvence altına almak üzere tasarlanmış -sözleşmesel- koruma mekanizmaları çoğu defa bir uyuşmazlık olmadığı sürece rafa kaldırılır ve fiiliyatta takip edilmez. Bu ise, portföy şirketlerinin gereken yakınlıkta denetlenmemesi demek.
Girişimciler de hızla büyüttükleri işlerinin altındaki düzeni aynı hızda inşa edememeleri sebebiyle yaşanan aksaklıkları, sonradan küresel piyasada ve ileri seviyedeki yatırımcılara izah etmekte zorlanıyorlar.
Denetleme eksikliği sebebiyle her yıl milyonlarca lira, verimsiz ve kötü kullanılmaktan ötürü, hatta pek çok vakıada gördüğümüz gibi bazen kötü niyetli suistimaller sonucu yitip gidiyor.
Bunun olmaması için hukukçular, finansçılar ve yatırımcılara destek veren diğerleri başlarda bazı düzenleri kurar. Fakat zamanla uzaklaşır, girişimci dahi işin farklı alanlarına yoğunlaşmak durumunda kalır. Peki sonra ne olacak?
Ülkemiz, yeni inşa edilmiş fakat düzenli kontrol eksikliğinden dökülen binalarla dolup taşmaktadır.
Genç girişimciler çoğu zaman tecrübesiz iş insanlarıdır. İş yönetimi becerileri henüz oturmamıştır ve bu nedenle kötü niyetli olmasalar dahi pek çok hata ve ihmal işin gidişatını bozabilir veya en iyi ihtimalle yatırımcı-girişimci ilişkilerini zedeleyebilir.
Önerim, kulağa lüks gibi gelse de -değil-, yatırımcıların ekiplerinde veya -kendilerini küresel piyasada ve yatırımcılar gözünde daha temiz ve nitelikli hale getirmek üzere- girişimcilerin ekiplerinde genç bir iç denetim uzmanına yer verilmesidir.
Bunun olası risklere kıyasla mutlaka daha ucuza geleceğine neredeyse eminim. Eminliğimin altında ise birkaç yılda gördüğüm ve duyduğum vakıalar yatıyor.
İç denetim, Türkiye İç Denetim Enstitüsü’ne göre şöyle tanımlanmaktadır:
“İç denetim, bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim, kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkililiğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.”
Bir başka deyişle, biz hukukçuların sözleşmelerde yazdıklarının, finans ve iş yönetimi ekiplerinin iş modelinde yazdıklarının belirlenen hüküm, şart ve standartlarda yerine getirilip getirilmediğini kontrol etme işidir.
Böylece, şirketten gelen bilgilerin doğruluğu ve güvenilirliği konusunda kuruculara veya yatırımcılara güvence verir, doğru bilgileri üreten düzenlerin oturmasını sağlar.
İç denetçiden ne bekleyebilirsiniz?
Genel olarak kurulan düzenlerin ilgili kişilerce tam ve olması gerektiği gibi işletildiği hakkında güvenceleri sağlamasını beklersiniz.
Görünümler aşağıdaki gibidir:
- Kayıtların doğru tutulduğu hakkında güvence. Önemlidir çünkü kötü veya gevşek muhasebe yönetimi suistimale, ihmallere veya başkaca ciddi hukuki yahut mali sorunlara yol açabilir.
- Hataların erken aşamada tespiti. Önemlidir çünkü erken aşamada tespit edilen kırmızı alarm konuları çok daha ucuza ve zarar oluşmadan çözülebilir.
- Finansal kaynakların sıkı yönetiminin sağlanması ve yatırım sözleşmesinin gereklerinin ve kontrol mekanizmalarının harfiyen izlendiği hakkında güvence. Önemlidir çünkü girişimci ekibin serbesti alanına koyulan darboğazlar -ne kadar geniş veya dar olması gerektiği ayrı bir tartışma konusudur, bence geniş olmalıdır ancak- bir ülkenin sınırları gibidir. Sınır güvenliği yoksa, orada bir ülkeden söz edilemez. Yatırımcının malvarlığının güvenliği de eğer bu darboğazlar sıkı şekilde gözetilmiyor ise aynı şekilde yoktur.
- İş modelinin kendine özgü risklerinin, ilgili düzenlemelere mutlaka uyumlu seyretmesi gereken noktalarının ve suistimale yer bırakan alanların anlaşılması.
Bahsettiğim iç denetim mekanizması dönemsel satın alınan bir check-up hizmeti gibi değil, sürekli bazda yatırımcı veya kurucular adına girişim şirket(ler)ini bir radar gibi kontrol eden bir görevdir.
Sürdürülebilir ve düzenli iç denetimin şunları sağlaması beklenir:
- Girişim şirketlerinin hızlı büyümelerine karşı düzenlerini ve altyapılarını aynı hızda tesis edememelerinden kaynaklanan riskleri sınırlandırır.
- Girişimin önlenebilir problemlerle ilgili yaşayabileceği itibar kayıplarını bertaraf eder, süreçlerin ilk seferinde doğru yapılmasını güvence altına alması sebebiyle karlılığı artırır, israfı önler, verimi artırır.
- Suistimal risklerini azaltır, yatırımcının yatırımını korur.
- En önemlisi de yatırımcının veya kurucuların, ellerindeki yapı üzerinde sürekli bazda sağlıklı ve doğru bir görüş sahibi olmalarını mümkün kılar.
Unutmayın: gerçekten başarılı mıyız sorusunun cevabı, ancak doğru bir iç denetim ile elde edilen raporlama ile anlaşılabilir.
Yazı hakkındaki fikri veren ve hazırlamamda büyük katkıları olan değerli arkadaşım Sezen Yurdalan Kamçıcı’ya teşekkürlerimle.