Yeni Yapay Zekâ Çağı ve Türkiye
Yapay zekâ, son yıllarda insan hayatını önemli ölçüde değiştiren bir teknoloji haline geldi. Hukuk başta olmak üzere pek çok alanda gündemde olmasının başlıca sebebi, bu teknolojinin hızlı bir evrim ve dönüşüm sürecine sahip olmasıdır. Türkiye de bu dönüşümün farkında olarak, yapay zekâ alanında önemli adımlar atmaktadır. Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ile Türkiye, yapay zekâ ekosistemini güçlendirmeyi, araştırma ve geliştirme çalışmalarını desteklemeyi ve nitelikli insan kaynağı yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu strateji, Türkiye’yi yapay zekâ alanında küresel bir oyuncu haline getirme vizyonunu ortaya koymaktadır. Bu bültende, yapay zekânın tanımı, türleri, tarihi ve Türkiye’nin yapay zekâ stratejisi detaylı bir şekilde incelenecektir.
Yapay Zekâ Nedir?
Yapay Zekâ, İngilizcedeki karşılığı ile “artificial intelligence”, bilgisayarların ve makinelerin insan zekâsını ve problem çözme yeteneklerini canlandıran bir teknolojidir.[1] Diğer bir deyişle, yapay zekâ, insan zihninin gerçekleştirdiği faaliyetleri suni olarak hayata geçirebilen bir teknolojidir. Yapay zekâ teknolojisini bu kadar etkileyici kılan ise bilgisayarlara ve makinelere öğrenme ve sentezleme kabiliyetlerini kazandırmasıdır. “Siri” ve “Alexa” gibi dijital asistanlar, otonom araçlar ve OpenAI’nin “ChatGPT” ürünü bu kabiliyetlere sahip araçlardan sadece birkaçıdır.
Yapay Zekâ Türleri
Yapay zekâyı üç alt başlıkta incelemek mümkündür: dar yapay zekâ (narrow AI), yapay genel zekâ (artificial general intelligence) ve yapay süper zekâ (artificial super intelligence)[2].
- Dar yapay zekâ, sadece belirli görevleri yerine getirmek amacıyla eğitilmiş bir yapay zekâdır[3]. Bugün akıllı telefonlarda bulunan dijital asistanlar veya otonom araçlar dar yapay zekânın en bilinen örneklerindendir.
- Yapay genel zekâ, bilgisayar ve makinelerin insan zihninin bütün faaliyetlerini başarıyla gerçekleştirebildiği teorisine dayanan bir yapay zekâ türüdür[4]. Bu tür, insanlar gibi düşünebilir, öğrenebilir, sentezleyebilir, problem çözebilir ve geleceğe yönelik planlar yapabilir.
- Yapay süper zekâ ise insan zihninin kabiliyetlerini aşabilen bilgelikte ve sosyal becerilere sahip yapay zekâ türüdür[5]. Günümüzdeki yapay zekâ teknolojisi sadece dar yapay zekâyı kapsamaktadır. Her ne kadar yapay genel zekâ ve yapay süper zekâ pratik olarak hayata geçmemiş olsa da dar yapay zekânın hızlı gelişimi, yapay süper zekâ için umut vaat etmektedir. Örneğin, bugün çok popüler olan ChatGPT, insan dilini anlayabilen ve konuşabilen bir dar yapay zekâ türüdür.
Makine Öğrenimi ve Derin Öğrenme
Yapay zekânın nasıl çalıştığını anlayabilmek için ise “makine öğrenimi” (machine learning) ve “derin öğrenme” (deep learning) kavramlarının anlaşılması gerekmektedir.
Makine öğrenimi ile yapay zekâ eş anlamlı değildir. Geçmişte bilgisayarlar, sadece programlandıkları görevleri yerine getirmekteydiler. Ancak günümüzde makine öğrenimi sayesinde bilgisayarlar da insanlar gibi geçmiş deneyimlerinden öğrenebilmektedir. Makine öğrenimi oldukça komplike bir süreçtir; ancak en yalın anlatımla, bilgisayarların algoritmalar aracılığıyla mevcut verileri öğrenerek doğrudan yönergeler olmadan bilinmeyen verileri tanıyabilmesi sürecidir[6]. Tıpkı bir insan gibi, bilgisayarlar da makine öğrenimi sayesinde hafızalarından yararlanarak kendilerine daha önce sunulmamış verileri tanıyabilir ve bu verilerden öğrenmesine devam edebilir.
Derin öğrenme ise makine öğreniminin bir türüdür ve insan beyninin çalışma prensibinden esinlenerek geliştirilmiştir. Derin öğrenme, tıpkı insan beynindeki nöronlar gibi “yapay sinir ağı” (artificial neural network) kullanır. Derin öğrenmenin makine öğreniminden temel farkı, bilgisayarların yapay sinir ağları sayesinde verileri birbirinden ayıran özellikleri herhangi bir insan müdahalesi olmaksızın seçebilmesidir.
Yapay Zekânın Tarihsel Gelişimi:
Yapay zekâ konsepti çoğu insan için yeni bir alan gibi gözükse de aslında yapay zekanın temelleri 1950’li yıllara, yani yaklaşık olarak 75 yıl öncesine dayanır. 1950 yılında başladığı kabul edilen yapay zekanın tarihi, pek çok kez gelişim göstermiş ve günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Bu 75 yıllık süreci detaylı olarak incelemeden önce, tarihsel gelişimin daha rahat ve kapsamlı anlaşılabilmesi için bir sınıflandırma yapmak önemlidir.
1950 yılında “Computing Machinery and Intelligence” adlı makalesini yayımlayan Alan Turing, makinelerin “düşünebilme” özelliklerinin olup olmadığı hakkında teorik bir çalışma sunar. Bu çalışmanın ismine “Turing test” denmektedir.[7] Bu makale, yapay zekâ konseptinin varlığının ilk kez tartışıldığı çalışmadır. Ancak, yapay zekanın resmi anlamda doğuşu, 1956 yılında gerçekleştirilen “Dartmouth Konferansı” sırasında olmuştur. Bu konferans, Marvin Minsky, John McCarthy, Claude Shannon ve Herbert A. Simon gibi dönemin önde gelen bilim insanları tarafından düzenlenmiştir. Konferansın amacı ise makinelerin düşünebilme özelliğine sahip olup olamadıklarına dair somut çalışmalar yapılmasını sağlamaktır. Resmi anlamda doğuş kabul edilmesinin sebebi ise “yapay zekâ” terimi ilk kez bu konferans sonucu resmi şekilde bir kavram olarak kabul edilmiştir.[8]
1956 yılında, Alan Newell, Cliff Shaw ve Herbert Simon tarafından “Logic Theorist” adlı yapay zekâ programı tasarlanmıştır.[9] Bu programın özelliği, tarihin ilk yapay zekâ programı olarak nitelendirilmesidir. Birkaç yıl sonra, 1964-1966 yılları arasında ise Joseph Weizenbaum tarafından “ELIZA” adında başka bir yapay zekâ programı yazılmıştır.[10] Bu programı diğerlerinden ayıran en temel ve önemli fark ise, ELIZA adlı programın kullanıcı ile sohbet edebilme özelliğine sahip olmasıdır. ELIZA programının böyle bir özelliğe sahip olmasının nedeni ise aslında kendisinin bir psikoterapi programı olmasıdır. Programın amacı, psikoterapi seanslarında hasta ile iletişimde kalınması ve onunla sohbet edilmesidir. Bu program, sohbet edebilme özelliğine sahip olduğundan OpenAI şirketi tarafından geliştirilen ChatGPT yazılımının “atası” olarak kabul edilmektedir. Bu dönem içinde yaşanan bir başka gelişme ise, 1968 yılında vizyona giren ve yönetmeni Stanley Kubrick olan “2001: A Space Odyssey” adlı filmdir.[11] Bu filmin yapay zekanın tarihsel gelişiminde önemli bir yeri olmasının sebebi, yapay zekâ konseptinin ilk kez küresel çapta ele alınmasıdır.
70’li yıllara gelindiğinde, dönemin önde gelen matematikçilerinden olan Sir James Lighthill, yapay zekanın o dönemin dünyası için “işlevsiz” olduğuna dair bir “ Artificial Intelligence: A Paper Symposium” adlı makaleyi yayımlamıştır.[12] Bu makale, dünya çapında yapay zekâ gelişmelerinin ara verilmesinde etkili olmuştur. Ayrıca, bu dönemde bazı siyasi çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmaların başında II. Dünya Savaşının bitişinden itibaren devam eden ve ABD ile SSCB arasında gerçekleşen Soğuk Savaş gelmektedir. Soğuk Savaş esnasında bu iki ülke, ekonomik güçlerinin çoğunu nükleer silah ve roket yapımı için kullanmıştır. Bunun sonucunda ise yapay zekâ çalışmaları için yeterli bütçe sağlanamamıştır. 1980 yılında, yapay zekâ hakkında yapılan araştırmaları teşvik etmek ve yapay zekâ konseptini daha geniş kitlelere duyurmak amacıyla ABD’de bir konferans kurulmuştur. Bu konferansın ismi, “Association of the Advancement of Artifical Intelligence” olarak belirlenmiştir.[13] Kısaca, AAAI Konferansı denmektedir. Bu konferans, günümüzde hala ABD’de devam etmektedir ve her yıl başka bir şehirde yapılmaktadır. Ancak bu konferans dışında 1973-1993 yılları arasında pek bir gelişme yaşanmamıştır. 1993 yılında internetin insanların kullanımına açılması ile bu dönem resmen sona ermiştir.
90’lı yıllara gelindiğince, internetin bulunması yapay zekâ hakkında yapılan çalışmaları doğrudan etkilemiştir. İnternet sayesinde insanoğlu, yapay zekâ konsepti hakkında fikirler edinmeye başlamış, küresel çapta bir aydınlanma yaşanmıştır. Ancak, bu dönem içerisinde gerçekleşen ilk somut olay, 1997 yılında yaşanmıştır. IBM tarafından geliştirilen “DeepBlue” adındaki yapay zekâ programı, dönemin en büyük satranç ustası olarak kabul edilen Garri Kasparov’u bir satranç maçında mağlup etmiştir.[14] Bu olay küresel çapta büyük yankı uyandırmış, yapay zekanın insanlardan daha zeki olabileceğine dair sorular sorulmaya başlanmıştır. 2006 yılında ise çok büyük bir gelişme yaşanmıştır. Geoffrey Hinton tarafından “Deep Learning” tekniği hakkında çalışmalar yapılmıştır.[15] Yukarıda açıklandığı üzere Deep Learning, makine öğreniminin bir türüdür ve insan beyninin çalışma prensibinden esinlenerek geliştirilmiştir. Bu kavram, yapay zekanın çalışma sürecinin temel yapıtaşlarından biri haline gelmiştir. Deep Learning tekniğinin tarihteki ilk somut örneklerinden birisi ise 2016 yılında yaşanmıştır. Google şirketinin DeepMind adlı araştırma ekibi tarafından tasarlanan yapay zekâ yazılımı “AlphaGo” programı, Go adlı eski bir strateji oyununda dünyaca ünlü Lee Sedol adlı oyuncuyu Deep Learning tekniğini kullanarak yenmiştir.[16] Bu gelişme, Deep Learning yönteminin önünü açmıştır. Aynı zamanda bu dönem içerisinde “SIRI” ve “ALEXA” hayatımıza girmiştir. SIRI, 2011 yılında Apple tarafından tasarlanan bir yapay zekâ yazılımıdır. Aynı şekilde ALEXA yazılımı da 2014 yılında Amazon şirketi tarafından tasarlanmıştır.[17] Bu iki yapay zekâ yazılımı, sesli sanal asistan görevi görmektedir ve günümüzde hala kullanıcılara hizmet etmektedirler. Bu dönem, yapay zekâ konseptinin gelişmesi ve küresel çapta bir öneme sahip olması bakımından pek çok çalışmayı ve inovasyonu içinde barındırmayı başarmıştır.
2018 yılında OpenAI şirketi tarafından piyasaya sürülen “ChatGPT-1.0” yazılımı, yapay zekâ konseptini başka bir boyuta taşımıştır.[18] Bu dönem, adeta OpenAI şirketinin çalışmaları etrafında şekillenmiştir. Elon Musk ve Sam Altman tarafından kurulan OpenAI, yapay zekanın geliştirilmesi ve insanların yapay zekaya kolayca ulaşabilmesi amacıyla kurulmuştur. “Dar (narrow) yapay zekâ”[19] türünde olan ChatGPT, spesifik konularda insan gibi iletişim kuran bir yapay zekâ yazılımıdır. ChatGPT yazılımının amacı, internet üzerinde hızlıca veri taraması yapıp insanlara bilgi vermek, yardımda bulunmak ve sohbet etmektir. 1 yıl sonra, 2019 yılında, ChatGPT-2.0 yazılımı kullanıma sunulmuştur.[20] Hata düzeltmeye yönelik bir sürümdür. 2020 yılında ise neredeyse tüm insanoğlunu doğrudan etkileyen bir gelişme yaşandı. Yani, ChatGPT-3.0 sürümü kullanıma sunuldu. Bu sürüm, dil anlama yeteneği ve metin anlama kalitesi bakımından adeta bir mihenk taşı olmuştur.[21] Bu sürümü iyileştirmek ve bazı hataları gidermek amacıyla 2021 yılında ChatGPT-3.5 sürümü kullanıma sunuldu. Aynı yıl, yine OpenAI şirketi tarafından “DALL-E” adlı yapay zekâ yazılımı tanıtıldı.[22] Bu program, yazılan bir metni görsele dönüştürmek için tasarlanmıştır ve yapay zekâ dünyasında metin-görüntü ilişkisinin öncü yazılımı olarak kabul edilmektedir.[23] 2 yıl sonra, 2023 yılında, farklı metin formatlarını da anlamak ve analiz edebilmek adına ChatGPT-4.0 kullanıma sunuldu. Bu sürüm, dil zenginliği bakımından son derece önemli bir gelişme olmuştur.[24] 13 Mayıs 2024 tarihinde ise yapay zekâ tarihinde adeta bir devrim yaşandı. ChatGPT-4o adlı sürüm sonucu artık yapay zekanın adeta gözleri ve kulakları oldu. Kısaca özetlemek gerekirse, ChatGPT-4o sürümü, bilgisayarın kamerası ve hoparlörü ile etkileşime girebiliyor ve daha da önemlisi, komünikasyon bakımından bir insandan farksız olarak iletişim kurabiliyor. Diyalog sırasında tepki veriyor, ses tonunu yerine göre değiştiriyor ve diyalog devam ettikçe karşısındaki insanı tanımaya başlıyor.[25] Yani, artık yapay zekalar kişilik kazanmaya başlıyor. Ancak bu sürüm, OpenAI şirketinin son çalışması olmayacaktı. İlk kez 17 Şubat 2024 tarihinde insanoğluna tanıtılan ve OpenAI tarafından geliştirilen en yeni yapay zekâ modeli olan “SORA”, kendisine metin halinde verilen bir konutu sesli videolara dönüştüren bir yazılım türüdür. 2024 yılının son aylarında kullanıma sunulması hedeflenen bu en yeni yapay zekâ yazılımı, şimdiden etik ve ahlaki tartışmaları gündeme getirmektedir. Verilecek spesifik bir komutla sonsuz farklı senaryoyu işitsel ve görsel bir sunuma dönüştürebilmektedir.[26]
Sonuç olarak, yapay zekâ konsepti köklü bir geçmişe sahip olup, sürekli büyüyen ve gelişen bir alandır. Pek çok farklı alanda, pek çok kişi tarafından geliştirilmiş ve günümüz dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Yakın gelecekte de hayatımızda daha da fazla yer alacağı kesindir. Bu nedenle, devletler yapay zekâ alanında istihdam sağlamanın ve teknolojik stratejiler oluşturmanın önemini kavramışlardır. Türkiye’de 2021 yılında hayata geçen Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, bu anlayışın en önemli örneklerinden biridir.
Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2021-2025:
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2021-2025“’e ilişkin 2021/18 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 20/08/2021 tarihli ve 31574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Stratejinin uygulama detayları, eylem planında ortaya konmuştur. 2021-2025 dönemi Eylem Planı, yapay zekâ alanında son dönemde yaşanan gelişmeler ve ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, 31.10.2023 tarihinde onaylanan 12. Kalkınma Planı doğrultusunda temmuz ayında 2024-2025 Eylem Planı olarak güncellenmiştir[27].
Güncellenen Yeni Planda Dikkat Çeken Hususlar:
- Yapay Zekâ Alanında Nitelikli Uzman Yetiştirmek ve İstihdamı Arttırmak: Yapay zekâ uzmanlarının sayısını artırmak ve bu alanda istihdamı teşvik etmek amacıyla çeşitli eğitim ve geliştirme programları düzenlenmektedir.
- Yapay Zekâ Teknolojilerine Yatırım Yapmak ve Girişimciliği Desteklemek: Türkiye’nin yapay zekâ teknolojilerine yatırım yapması ve girişimcileri desteklemesi, yenilikçi projelerin teşvik edilmesine ve ekosistemin güçlendirilmesine olanak tanımaktadır.
- Yapay Zekânın Etik ve Yasal Boyutlarını Düzenlemek: Yapay zekânın etik ve yasal çerçevesinin belirlenmesi, toplumun ve iş dünyasının güvenliğini sağlamak amacıyla önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır.
- Diğer Ülkelerle İş Birliği Yaparak Bilgi ve Deneyim Paylaşımı Sağlamak: Uluslararası iş birlikleri ile bilgi ve deneyim alışverişi yaparak, Türkiye’nin yapay zekâ alanındaki konumunu güçlendirmek hedeflenmektedir.
- Yapay Zekânın İş Dünyası ve Toplum Üzerindeki Etkilerini Yönetmek: Yapay zekânın iş dünyası ve toplum üzerindeki etkilerinin etkin bir şekilde yönetilmesi, sosyal ve ekonomik faydaların en üst düzeye çıkarılmasını amaçlamaktadır.
Geliştirilen stratejiler sayesinde Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkı sağlamak, uluslararası arenada yapay zekâ alanında söz sahibi olmak ve teknolojik bağımsızlığı güçlendirmek amaçlanmaktadır.
Bu eylem planı çerçevesinde, 26 Temmuz 2024 tarihli ve 32613 sayılı Resmî Gazete’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Dijital Dönüşüm Destek Programı Uygulama Esaslarına İlişkin Tebliği yayımlanmıştır[28]. Dijital Dönüşüm Tebliği, dijital dönüşümü şu şekilde tanımlamaktadır: “İşletmelerin hız, esneklik ve verimlilik kabiliyetleri kazanabilmeleri için nesnelerin interneti, bulut teknolojileri, robot teknolojileri, büyük veri, arttırılmış gerçeklik, yapay zekâ, dijital ikiz, süreç otomasyonu gibi dijital teknolojilerden faydalanarak iş süreçlerini iyileştirmelerini ve mevcut kabiliyetlerini geliştirmelerini sağlayan dönüşüm”.
Bu tebliğ, dijital dönüşümün işletmelerin süreçlerine eklenerek verimliliği sağlamayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda yapılacak yatırımlar, yalnızca Türkiye’de yerleşik sermaye şirketleri tarafından yapılabilecek olup, yatırımcıların programa başvurduğu tarihten itibaren beş yıldır faaliyette olması zorunluluğu dikkati çekmektedir.
[1] IBM, “What is AI?.”
[2] Microsoft, “What is AI?.”
[3] IBM, “What is AI?.”
[4] Microsoft, “What is AI?.”
[5] IBM, “What is artificial superintelligence?.”
[6] IBM, “What is machine learning?.”
[7] Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi, “Yapay Zekâ Zaman Çizelgesi.”
[8] Coursera, “The History of AI: A Timeline of Artificial Intelligence.”
[9] Popular Science, “The first AI started a 70-year debate.”
[10] Coursera, “The History of AI: A Timeline of Artificial Intelligence.”
[11] Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi, “Yapay Zekâ Zaman Çizelgesi.”
[12] Coursera, “The History of AI: A Timeline of Artificial Intelligence.”
[13] Coursera, “The History of AI: A Timeline of Artificial Intelligence.”
[14] Coursera, “The History of AI: A Timeline of Artificial Intelligence.”
[15] Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi, “Yapay Zekâ Zaman Çizelgesi.”
[16] Coursera, “The History of AI: A Timeline of Artificial Intelligence.”
[17] Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi, “Yapay Zekâ Zaman Çizelgesi.”
[18] Tech Target, “Definition: OpenAI.”
[19] Medium, “Dar ve Geniş Yapay Zekâ Farkları”
[20] Tech Target, “Definition: OpenAI.”
[21] Tech Target, “Definition: OpenAI.”
[22] Tech Target, “Definition: OpenAI.”
[23] Tech Target, “Definition: OpenAI.”
[24] Tech Target, “Definition: OpenAI.”
[25] Tech Target, “Definition: OpenAI.”
[26] BBC Science Focus, “What is Sora AI? Everything to know about OpenAI’s text-to-video tool.”
[27] “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi,” Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi.
[28] 32613 sayılı ve 26 Temmuz 2024 tarihli Resmî Gazete