Hindistan’da Kamu İhale Sistemi ve Türk Yatırımcılar İçin Fırsatlar
Yazan: Ali Emre Ak | 18 Kasım 2020

Özet

Dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden birine sahip olan Hindistan, halen keşfedilmemiş önemli bir potansiyele sahiptir. Özellikle son yıllarda yabancı yatırımcılar Hindistan pazarı üzerinde, Hindistan’ın sağladığı geniş erişim imkânı sayesinde ciddi avantajlar elde etmektedirler. Son 12 aya baktığımızda, ekonomik görünüm kötüleşse de Consensus Forecast, 2020’deki kötü duruma rağmen gayri safi yurt içi hasılada olumlu bir büyüme beklemektedir. Bu durum COVID-19’dan kaynaklı olan dalgalanmaların sonsuza kadar kalmayacağını göstermektedir. Türkiye’nin kilit aktörlerden biri olabileceği ve Hindistan’ın tüm dünyaya sunduğu pastadan payını alabileceği yönündeki görüşten yola çıkarak; iki ülke arasındaki ticari ilişkiler ve yatırım ilişkileri ile birlikte Hindistan’daki kamu ihale sistemi, avantajları ve dezavantajları ile bu makale kapsamında ele alınmıştır.

Türkiye ve Hindistan Arasındaki Ekonomik İlişkiler

Halihazırda, metro ve köprü inşaatları, tren yolu tünelleri ve askeri gemi üretimleri gibi projeler Türk firmalar tarafından üstlenilmektedir. Son zamanlarda, 2.3 milyar Amerikan Doları tutarındaki askeri gemi ihalesinin bir Türk konsorsiyumu tarafından kazanılması ile Hindistan’daki Türk yatırımcıların projelerinin toplamının değeri 3 milyar Amerikan Dolarını aşmış bulunmaktadır.

Taraflar arasında mevcut mevzuata ilişkin olarak, karşılıklı adli yardıma ilişkin uluslararası bir anlaşma ve ayrıca bir çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması da bulunmaktadır. Ne yazık ki her ikisi de yeterli, günümüz koşullarına uygun ve güncel değillerdir. Bu sebeple, hem çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşmasında bir revizyon ile hem de yeni bir yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşmasının halihazırda Türkiye Cumhuriyeti tarafından değerlendirildiği bilinmektedir.

Kamu İhale Sistemine İlişkin Genel Bilgi

Hindistan’da kamu ihale sürecine ilişkin kapsamlı bir mevzuat bulunmamaktadır. Bunun yerine sistem; idari düzenlemeler, kılavuzlar ve eyalet yasaları çerçevesinde şekillenmektedir. Fakat yine de süreç oldukça şeffaf işlemektedir. Şeffaflığı arttırmak ve sübjektifliği azaltmak adına, Hindistan Maliye Bakanlığı altında çalışan masraf ve giderlerden sorumlu departman (Department of Expenditure – DoE), Mal, Hizmet ve Danışman alımındaki usul ve esaslara ilişkin olmak üzere toplamda 3 adet Kılavuz hazırlamıştır. Tabi ki bu 3 Kılavuz da en son 2017 yılında revize edilen Genel Mali Kurallar (GFR) ve genel itibariyle kamu ihale sistemine hâkim esaslar çerçevesinde şekillenerek kaleme alınmıştır.

2012 tarihli Kamu İhale Yasa Tasarısı ise başka bir yazılı dokümandır. Özünü Temmuz 2011 tarihli UNCITRAL Model Kanunu’ndan alan tasarı, mal ve hizmet tedarik işleri, Kamu Özel İşbirliği ve hatta özel amaçlı şirket (SPV) işlerini de kapsamaktadır. Tasarı, kamu ihale sürecindeki şeffaflık ve denetim mekanizmasının işlerliği ile ihaleye giren tüm kişilere adil ve insaflı davranılmasını garanti altına almayı amaçlamaktadır.

Doğrudan Yabancı Yatırım Politikası

Bu konuda dikkat edilmesi gereken husus, Hindistan’ın hem ekonomik hem de siyasi olarak git gide daha da içe dönük bir yapılanmayı benimsemesidir. Bu sebeple, uzmanlık ve teknik bilgi gerektirmeyen projeler Hint kökenli şirketlere verilmekte, ileri düzey mühendislik bilgisi gerektiren ve Hintli şirketlerin mevcut tecrübeleri ile yeterli verimlilikte çalışamayacakları büyüklükte ve ciddiyette projeler ise yabancılara ihale edilmektedir. Dolayısıyla Hindistan, anılan şartları sağlar denizaşırı yatırımcılar bakımından çok ciddi bir ekonomik potansiyele sahiptir. Bu sebeple genel çerçevede içe dönük bir yapı sergilenmesine rağmen, hükümet, mevzubahis doğrudan yabancı yatırımlar olduğunda daha liberal bir politika izlemektedir.

“Hindistan’da Yap (Make In India)” ya da “Dijital Hindistan (Digital India)” gibi projeler hükümetin modernleşme planlarının başlangıç olarak en temel örnekleridir. Bu planlar yatırımı kolaylaştırmak ve yasaklı sektörlerin denizaşırı yatırımcılara açılmasını sağlamak için yapılmıştır.

Sektörel ayrımla ilgili olarak, yasaklı sektörler listesinde sayılanlar hariç olmak üzere; bir yabancı yatırımcı, Sanayi ve İç Ticareti Teşvik Dairesi tarafından yayımlanan Doğrudan Yabancı Yatırım Politikası ("DYY Politikası"), 1999 tarihli Döviz Yönetimi Yasası ve buna bağlı çıkarılan kural ve yönetmelikler çerçevesinde olmak koşulu ile Hindistan'da yatırım yapabilmektedir.

DYY Politikasının 5. Bölümünde belirtilen sektörler ve faaliyetlere ilişkin olarak, her bir sektör/faaliyet için belirtilen limite kadar doğrudan yabancı yatırıma, ancak yürürlükteki kanunlar ve diğer tüm yasal düzenlemeler kapsamında müsaade edilmektedir.

Yasaklı ve kısıtlı listenin dışındaki sektörler ve faaliyetlerde ise, %100’e kadar doğrudan yabancı yatırım mümkündür. Hükümet Yolu (Government Route) başlığı altında listelenmiş olan sektörler bakımından ise hükümet onayı gerekmektedir. Ancak Otomatik Yol (“Automatic Route”) kapsamında listelenen sektörlerde devletin onayına ihtiyaç duyulmamakta ve DYY Politikasında belirtilen sektörle ilgili şartlara bağlı olarak herhangi bir onay aranmaksızın doğrudan yatırım yapılabilmektedir.

Avantajlar, Dezavantajlar ve Türk Yatırımcılar İçin Önemli Notlar

  • Yukarıda belirtildiği üzere, Hindistan, özellikle taahhüt ve teknik müşavirlik firmaları için Türk yatırımcılar özelinde büyük ve erişilebilir bir pazardır. Hindistan’ın yüksek büyüme oranları, büyük ölçekli altyapı yatırımlarının gerçekleşmesine olanak sağlamaktadır. Özellikle Hindistan’ın kentsel bölgelerinin, su arıtma, çevre dostu toplu taşıma, inşaat, yenilenebilir enerji ve hava kirliliği kontrolü gibi büyük altyapı projelerine ihtiyacı vardır.

    ​Yaklaşık toplam değeri 3 trilyon Amerikan Dolarına ulaşacak altyapı ve üstyapı projelerine duyulan ihtiyaç, Hindistan hükümeti tarafından duyurulmuştur. Yeni otoyollar, tren yolları, limanlar, 100 akıllı şehir, endüstriyel koridorlar ve yeni metro hatları, bu projelere örnek gösterilebilir. Takip eden süreçte 50 milyon adet evin inşa edileceği de hükümet tarafından duyurulanlar arasındadır. Kısaca, Türk yatırımcılar aşağıda belirtilen sektörlere öncelik tanıyabilirler:

Altyapı

Hindistan hükümeti tarafından odaklanılan birçok farklı nokta söz konusudur. Yukarıda sayılanlara ek olarak, örneğin, 2024 yılına kadar UDAN Programı kapsamında 100 yeni havaalanı projesi geliştirileceği son bütçede açıklanmıştır.

Üretim

Hükümet, üretime de oldukça odaklanmış durumdadır. Bu hususta yabancı şirketlerin Hindistan’da üretim alanları kurmasını kolaylaştırmak amacıyla yukarıda da bahsedilen “Hindistan’da Yap (Make in India)” adında bir proje başlatılmıştır. Uygun fiyatlı konutlar hükümetin fazlaca üzerinde durduğu ve önemsediği  bir başka konudur ve bu sektör denizaşırı yatırımcıların oldukça ilgisini çekmektedir. Hükümet ayrıca bu hususta da yardımcı olmak adına “Pradhan Mantri Awas Yojana” adında bir projeyi daha başlatmıştır.

Bilgi Teknolojileri ve Dijitalleşme

Eylül 2018’de hükümet, telekomünikasyon sektöründe DYY işlerini 2022 yılına kadar 100 milyar Amerikan Dolarına çıkarmayı öngören Ulusal Dijital İletişim Politikasını yayınlamıştır.

Savunma Sanayii

Savunma Sanayii, Hindistan’ı bir savunma sistemleri üretim üssü haline getirmek amacıyla mevcut rejim altında son zamanda serbestleştirilen bir başka sektördür.

  • Yürürlükte tek tip ve kapsamlı bir mevzuat bulunmadığından, bu durum, her iş özelinde birbirinden farklı sözleşmelerin hazırlanmasına veya daha karışık ve farklı uygulamaların vukuu bulmasına sebebiyet vermektedir. Bu karmaşık yapıdan kaynaklanabilecek olan sözleşme ihlalleri halinde, yatırımcıların 3 yıl süreyle kara listeye alınmaları gibi önemli bir hukuki risk söz konusudur.

 

  • İhale şartnamesindeki hükümler, mali, vergisel gereklilikler, istihdam veya diğer faktörler nedeniyle Hindistan’da bir bağlı şirket kurulması veya denizaşırı yatırımcı tarafından bir SPV kurulması gündeme gelebilir. Bu durum uygulamada oldukça yaygındır. Bu tip durumlarda, ihale edenin ana şirketten yerel ortak adına teminat talep etmesi mali ve hukuki riskler meydana getirebilir.

Hindistan’da bankacılık işlemleri, Hindistan Merkez Bankası tarafından yakından denetlenmektedir. Bu sebeple bankacılık işlemlerinde uzun prosedürler ve bürokratik engellerle karşılaşılması mümkündür. Sorunların çözümü oldukça uzun ya da zor olabileceğinden yatırımcılar, bu konularda dikkatli olmalı ve işlemlerin sorunsuz bir şekilde yürütülebilmesi adına uzmanlardan henüz işin başında danışmanlık almaktan çekinmemelidir.

Ayrıca Hindistan’ın bankacılık sistemindeki zorluklardan bağımsız olarak, Türkiye ve Hindistan arasında mevcut bankacılık sistemindeki iş birliği eksikliği sebebiyle, banka teminat mektubu temini ve muhabir banka bulunması gibi konularda yakın zamanda ciddi sorunlar yaşanmıştır. Bankacılık işlemlerinin maliyetini oldukça arttıran bu durum, Türk şirketlerinin pazara girmesine engel olmuştur. Konuyla ilgili olarak sorunun çözülmesi için harekete geçen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (“DEİK”) Türkiye – Hindistan İş Konseyi’nin çabaları netice bulmuş, hem Türkiye hem de Hindistan’da faaliyetleri bulunan iki banka – Nisan 2020’de Sberbank ve Denizbank’ın %99.85’ini satın alan Emirates NBD Bank ve BBK (Bank of Bahreyn and Kuwait) aracılığıyla sorun çözüme kavuşmuştur.

  • Bazı durumlarda Hindistan’da bir bağlı şirket kurmaktan kaçınmak amacıyla veyahut sadece sektörel kısıtlamalar nedeniyle, ihalenin Hintli bir firma ile ortaklaşa yapıldığı görülmektedir. Bu durumda asıl yüklenici Hintli firma olacağından, alt yüklenici ile asıl yüklenici arasında, alt yüklenicinin sorumluluğuna dair etraflı görüşmeler ve bir anlaşma yapılması önem teşkil etmektedir.

    Genel itibariyle bakıldığında, ihalelere, tek başına, konsorsiyum olarak veyahut bir ortak girişim sağlayarak katılmak mümkündür. Ancak Hindistan’da konsorsiyumlar hükümet tarafından pek fazla tercih edilen bir yöntem değildir. Bu sebeple Türk firmalarının, özellikle taahhüt işlerinde tüm tarafların birlikte sorumlu olacağı bir ortak girişim yapısı içerisinde faaliyet göstermesi ihtimali daha uygun bir yol olarak görülmektedir.
     
  • Son yıllarda birçok Hintli müteahhit ve teknik müşavirlik firması, Türk firmalarla tanışma ve ortak girişimler kurmak maksadıyla Türkiye’nin Hindistan’daki Ticari Danışma Ofislerini ziyaret etmeye başlamıştır. Hintli firmaların bu yardım ve ortaklık talebi kesinlikle dikkate alınmalıdır. Çünkü bu sayede, Hindistan’daki pazara hâkim ve iç prosedürü iyi bilen bir ortağa sahip olmak, Türk firmalarının pazardaki farkındalığını, bilinirliğini ve iş hacimlerini arttırmak açısından faydalı olacaktır. Bu noktada, yukarıda bahsedildiği üzere yerel bir ortak ile ihaleye girmenin gerekliliklerini hatırlamak isteriz.
     
  • Teknoloji Transferleri hususunda da dikkatli davranılmalıdır. İhale dokümanları ve sektöre özgü kılavuzlar kapsamlı ve ayrıntılı olarak incelenmelidir. Hindistan’da ihale sözleşmelerinde yer alan fikri mülkiyet haklarıyla ilgili maddeler genellikle tek taraflı ve zorunlu niteliktedir. Uygulamada genellikle ihale edenin fikri mülkiyet hakları üzerinde çok fazla yetki ve erişim talep ettiğini de unutmamak gerekir. Ayrıca Hindistan’da fikri mülkiyet ihlalinin sonuçları beklenenden çok daha pahalı ve ağır olabileceğinden uzman görüşü almaktan çekinmemek gerekir.

Yatırımlarda Yerel Para Birimi Kullanılabilir Mi?

İki ülke arasında bir SWAP anlaşması olmadığından her iki tarafın da merkez bankalarında birbirlerinin yerel paralarının rezervi bulunmamaktadır. Ayrıca her iki tarafın da bankalarının diğer ülkede kayda değer ve önemli bir faaliyeti bulunmadığından, Hindistan’daki yabancı yatırımlarda maalesef Türk Lirası kullanımı mümkün değildir. Ayrıca projelerin çoğunun batılı bankalar tarafından finanse edildiği de düşünüldüğünde, neredeyse tüm projelerin finansmanında Euro, USD ve Rupi kullanılmaktadır. Sonuç olarak yerel para ile yatırım yakın gelecekte mümkün gözükmemektedir.

Sonuç

Bazı Türk firmaları altyapı ve üstyapı projelerinde alt yüklenici olarak yer almaya başlamıştır. Ayrıca Hindistan’da üretim amaçlı yatırım yapan firma sayısı da git gide artmaktadır. Ancak ne yazık ki Hindistan’daki Türk şirketlerinin varlığı hala istenilen düzeyin oldukça altındadır.

Kısa bir süre içerisinde özellikle altyapı projelerine yönelik büyük ölçekli yatırımların gerçekleşmesi beklenmektedir. Özellikle Delhi, Mumbai, Chennai, ve Howrah metropollerini birbirine bağlayacak demiryolu ulaşım projelerinin tamamlanmasıyla ülkenin batı ve doğu yakası arasındaki ulaşım oldukça hızlanmış olacaktır. Ayrıca bu hat üzerinde, aynı yakın tarihte Çin’in yaptığı gibi sıfırdan ve yeni şehirler kurulacaktır. Bu sebeple özellikle altyapı ihalelerinin Türk yatırımcılar tarafından takibi önem arz etmektedir.

Türkiye ile Hindistan arasındaki ticari ve ekonomik bağların geliştirilmesi için karşılıklı olarak düzenlenecek kurul ziyaretleri, B2B görüşmeleri ve online olanlar dahil her türlü organizasyon pazardaki fırsatlardan yararlanmak açısından fayda sağlayacak ve her iki taraf için de geçerli olacak şekilde işbirliği fırsatını arttıracaktır. Hindistan, halen keşfedilmeyi bekleyen potansiyeli ile Türk yatırımcılar için hazır durumdadır.

Son olarak böyle bir çalışmanın hazırlanmasındaki değerli yardımları için SNG & Partners’tan değerli meslektaşlarımız Sayın Rajesh Gupta ve Sayın Amit Aggarwal’a, Türkiye Cumhuriyeti Mumbai Ticari Ataşesi Sayın Hüseyin Aydın beyefendi ve Delhi’deki Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Müşaviri Sayın Aysun Timur hanımefendiye teşekkür ve şükranlarımızı sunarız.

Paylaş: