Covid-19 Salgını kapsamında İcra ve İflas takiplerinde getirilen kısıtlamalar
Yazan: Ömer Çelik | 31 Mart 2020

Çin’de başlayıp bugün dünyanın 194 ülkesi ve nihayet Ülkemizde baş gösteren Covid 19 Virüs salgının önlenmesi kapsamında yargı faaliyetlerine ilişkin önemli kısıtlamalar getirilmiştir. Yürürlüğe giren kısıtlamalar içinde Sosyal ve Ekonomik hayatı doğrudan ilgilendiren İcra ve İflas alanındaki düzenlemeler önemli bir yer tutmuştur. Buna göre;

Cumhurbaşkanlığı 2279 sayılı kararı ile İ.İ.K 330.maddeye dayanarak, “30/04/2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir.”

Anılan kararın yürürlüğe girdiği 22.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar, icra takipleri ile birlikte iflas takipleri dâhil olmak üzere nafakaya ilişkin talepler hariç hiçbir yeni icra takibine girişilmesi mümkün olmayacaktır. Bu doğrultuda icra müdürlükleri tarafından icra ve iflas takiplerine ilişkin talepler alınmayacağı gibi ihtiyati haciz kararlarının infazı da yapılamayacaktır.  

Anılan tarih aralığında takiplerin durması nedeniyle hak kaybına sebebiyet verilmemesi açısından 7226 sayılı yasanın geçici 1. maddesi uyarınca da dava açma, icra takibi açma ve başvuru, şikâyet, itiraz,  hak düşürücü vb yargısal süreler de eş zamanlı olarak durdurulmuştur.  Buna göre de İcra ve iflas takipleri bakımından 22.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar süreler bakımından da durma söz konusu olmuştur. Durma süresinin başladığı tarihte, sürenin bitimine onbeş gün veya daha az kalmış süreler bakımından durma süresinin sona erdiği tarihten itibaren onbeş gün uzatılmış sayılacaktır. Onbeş gün üzerindeki süreler için ise durma süresinin sona erdiği tarihten itibaren süre kaldığı yerden devam edecektir.

2279 sayılı karar ile tüm icra takip ve taraf işlemleri durdurulduğundan daha önce tesis edilmiş hacizler bakımından hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Uygulanmış hacizler ile taraf ve takip işlemleri bakımından tamamlanmış tüm işlemler geçerliliğini koruyacaktır.

Bu bağlamda Haciz ihbarnameleri ile Maaş haciz müzekkereleri bakımından uygulama nasıl olacaktır?  Anılan yasanın uygulanmış olan hacizler bakımından bir değişiklik getirmediğini belirtmiştik. Dolayısıyla 2279 sayılı kararından önce haciz kararının uygulanmış olması halinde bu haciz kararına istinaden maaş haczi kesintisi, kıdem tazminatı alacağının ödenmesi gerekir. Zira 2279 sayılı kararda getirilen durdurma kararı taraf işlemlerine münhasır olarak getirilmiştir. 3. kişilerce yapılan işlemler taraf işlemleri olmayıp Maaş haczinde kesinti yapması gereken işveren de 3. kişi olduğundan karar kapsamında değerlendirilmesine olanak yoktur. İcra dairelerince, hâlihazırda dosyaya yapılan ödemelerin alınması, reddiyatların yapılması ve borçlunun borcunun bitmesi halinde hacizlerin kaldırılmasına dair işlemler yapılmaya devam ettiğinden, 3. kişilerce 22.03.2020 tarihinden önce uygulanan maaş haciz müzekkeresi, 89/1 haciz ihbarnamesi ve sair haciz kararlarına istinaden İcra Müdürlüğüne ödeme yapılmasında bir sakınca bulunmamaktadır.  Yapılacak olan 3. Kişi ödemesinin alacaklının menfaatine olduğu kadar borçluyu borçtan kurtarması, hacizlerin fekkini sağlaması bakımından borçlunun da menfaatine olduğunu söylemekte yarar bulunmaktadır.

Son olarak 2279 sayılı karar ile getirilen kısıtlamalara rağmen 22.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar haciz uygulanması, icra veya iflas takibi açılması hallerinde kamu düzenine aykırılık nedeniyle süresiz şikâyet yolunun açık olduğunu belirtmek gerekir.

Paylaş: